5 Aralık 2011 Pazartesi

Alışkanlık mı, İlgisizlik mi?

Son zamanlarda ilişkileri hakkında konuştuğum bir çok arkadaşım sürekli aynı konudan bahsediyor.Monotonlaşan ilişkiler, iletişim problemleri, mesafeler, "acaba beni sevmiyor mu?" düşünceleri, sıkılmalar vs vs vs...
"İlişkimizde hiçbir problem yok, birlikteyken çok mutluyuz ama kendi hayatlarımıza dönünce, araya mesafe girince sürekli tartışıyoruz ve çok az iletişim kurmaya başlıyoruz."
"Erkek arkadaşıma / Kız arkadaşıma ne söylesem beğenmiyor, ne istesem saçma buluyor.Bazen herşey bir alışkanlığa mı dönüştü diye sorguluyorum kendi kendime."

Yani ilişkinizde ters giden birşeyler var ama bu bir alışkanlıktan mı kaynaklanıyor yoksa ilgisizlik mi baş gösterdi bir türlü bilemiyorsunuz.İşte bu yüzden bende sizler için ufak bir araştırma yaptım.Bakın ilişki koçu Cansu Yağız bu konuda neler söylüyor;
 
Her ilişkide tutkunun en yüksek seviyede olduğu daha sonraları yerini daha dingin, daha oturmuş bir sevgi ve güvene bıraktığı zamanlar vardır. Alışkanlık ve ilgisizliği ayırmak çok kolaydır. Alışkanlık ilişkinin rutinin de yaşamaktır ve aslında huzurlu bir dönemdir, taraflar birbirini tanır, isteklerini ve karşıtlıklarını bilir. Küçük heyecanlar ve keyifli zamanlarla süslendiğinde bu süreç gerçek bir bağlanmaya dönüşür.Yani düşünüldüğünün aksine ilişkide alışkanlık o kadar da kötü değilmiş.
İlgisizlik ve ilişkiden kopmak ise bambaşka bir durumdur. Taraflardan biri ya da her ikisi artık ilişkiden keyif almaz haldedir, ilişkinin rutininden kaçmak, birlikte zaman geçirmek istememek, başka planları tercih etmek eğilimindedir.Ve malesef bu durumda çileden çıkmak kaçınılmaz...:)
İlgisiz tarafın en önemli belirtisi, ihtiyaçların ve önem sırasının değişmiş olmasıdır.Bu tarz durumlarda türlü bahanelerle, çeşitli dengesiz davranışlarla karşılaşmanız mümkün.Böyle durumlarda en doğru davranış ilgisiz tarafı kendisiyle bırakarak, tamamen kendi hayatımıza odaklanmak olacaktır.Okadar kolay olmadığını biliyorum.Ama defalarca düşünüp bir kez hareket etmek gerekiyor malesef...İlişkilerde bireyler kendilerine ait hayatlarını muhafaza ederlerse, hiçbir ilgisizlik, terk edilme ya da haksızlığa uğrama -ki hayatın içinde hepsi var- onları derinden etkilemeden, bir travmaya dönüşmeden yeni hayatlarına devam edebilirler.
 
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder