12 Aralık 2011 Pazartesi

Mesajlar mesajlar mesajlaaarrr...

Biz kadınlar biraz sabırsız, duygularını erkekler gibi bodoslama yaşayamayan, herşeyin içinde bir romantizm ve mutluluk kırıntıları arayan türler olduğumuz için midir bilinmez; yanından daha yeni ayrılsak bile sevgilimizle uzun telefon görüşmeleri yapmak istiyoruz, gün içersinde her yaptığımızı bir "kısa" mesajla uzun uzadıya anlatıp her an gelebilecek bir mesajın beklentisiyle yaşıyoruz malesef...Hatta kimi ilişkiler "Benimle ilgilenmiyor, mesajlarıma cevap vermiyor, kesin başkasıyla birlikte..." gibi düşünceler yüzünden bitme noktasına kadar gelebiliyor.Mesajlara bu kadar bağımlı oluşumuzu, telefonla aramızda tuhaf ama bir o kadar da samimi bir ilişki oluşunu anlıyorum.Neticede ben de bir çok defa bu sıkı ilişkinin maduru olabiliyorum.:) Ama dikkat edilmesi gereken hususlarda da sizleri uyarmak istedim.

 Eğer değer verdiğiniz bir ilişkiniz varsa, erkek arkadaşınızın nabzına göre şerbet vermeyi öğrenmeniz gerekiyor.Erkekler öyle hemen kendini teslim eden yada kendilerini sıkboğaz eden, her an arayan, ha bire hesap soran kadınları pek sevmiyor.Bu nedenle öyle her aklınıza estiğinde, erkek arkadaşınıza mesaj atmamanız gerekiyor.Erkekler, sabırlı, bekleyen ve dişiliğini gizemli bir biçimde nazlı nazlı sunan kadınlardan hoşlanıyor.
Mesajlaşmak güzel, her daim nerede, ne yaptı, kiminle beraber vs vs bir çok şeyden haberiniz olabiliyor.Fakat öyle zaman ve durumlar var ki, bu tür zamanlarda onlara asla mesaj yollamamak gerekiyor.İşte bu durumlardan birkaçı;
  • İlk buluşmanın ardından, o günün kritiğini yapmak amacıyla atılan mesaj...Zaten daha ilk defa buluşulmuş ve yeni bir tanışma söz konusu.Kendinize de, ona da biraz zaman verip birbiriniz hakkında düşünmeye ihtiyacınız olan bir zaman dilimi demektir bu.Buna rağmen attığınız mesajlar gün boyu yarattığınız bütün pozitif etkiyi bir anda silip götürebilir.
  • O çok kızgınken, kavga sonrası yada stresliyken atılan mesaj...Biliyorum, özellikle kavga sonrasında içinizde biriken, söyleyemediğiniz bir sürü şey kalıyor.Bunları hemen bir mesaja sığdırıp yollamak gibi bir gaflete düşüyorsunuz.Bir diğer durum ise erkek arkadaşınız işyerindeyken yada bir iş seyahati nedeniyle şehir dışındayken, müthiş bir zamanlamayla en stresli olduğu anı yakalamanıza rağmen mesaj atmayı sürdürüyorsunuz.Asıl sebebi "siz" olmayan stresinin artık tek kaynağı olarak sizi görmeye başlamasına neden olabiliyorsunuz.Bu gibi durumlarda içinizde kalanları bir dostunuza söyleyebilir yada bütün öfkenizi bir paket çikolatadan çıkartabilirsiniz.:)
  • Alkol alındığında, kafa yerinde değilken mantıksız davranacak durumlardayken atılan mesaj...Zaten kafa olmuş bi milyon, bir de üzerine sizin attığınız herhangi bir mesajın amacına ulaşmaması gayet doğaldır.Attığınız mesajın içeriği aslında sevgi dolu sözcüklerden de oluşsa, ters tepme olasılığı çok yüksektir.Bu yüzden sabahı beklemeli ve her ne söylemek istiyorsanız biraz gecikmeli de olsa, sabah dilediğinizce söylemekte özgürsünüz.Ayık kafayla sizi daha iyi anlaması mümkün.;)   
  • Şaka yollu ona takılma maksatlı yanlış anlaşılmaya meyilli içerik içeren mesaj...Her şey bir şakadan da ibaret olsa, erkek milletinin sağı solu bir olmadığı için, yaptığınız şaka kocaman bir kaos yaratabilir.Sabah takılma amaçlı söylediğiniz lafa gülen erkek arkadaşınız, akşam aynı cümleye nasıl tepkiler verebilir tahmin bile edemezsiniz.Özellikle de yanında attığınız mesajı okuma ihtimali olan yakın bir arkadaşı yada ailesinden biri varsa, işiniz çok zor olabilir.
  • Günün ilk mesajı olarak görünen ilk adımı sizin attığınız mesaj...Her sabah onu düşünerek uyanıyorsunuz, belki gece onunla ilgili bir rüya gördünüz ve hala etkisindesiniz yada uzaklıklar canınıza taketti ve özlem duygusunu doruklarında hissediyorsunuz.İşte tüm bu sebepler birleşince yada daha farklı sebeplerle her sabah ona attığınız mesajlar zamanla ters tepip size sıkıntı yaratabilir.Erkekler şımartılmayı severler malum...:)Fakat her şey dozunda güzel...İlk günlerde attığınız mesajlara aynı duygularla aldığınız cevapları, zamanla bekler hale gelirsiniz.Ve sonunda gelmeyen cevaplar sayesinde çıldıran yine siz olursunuz ne yazık ki...:) Bu yüzden az ve öz mesaj atmak her zaman en güzeli...
Artık mesaj atmadan önce bir kez daha düşünün ve telefonla aranıza birazda mesafe koymaya özen gösterin bence...Yakında "radyasyondan yeşeren kadınlar" diye bir habere rastlamaktan korkuyorum açıkçası:)))


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder