25 Aralık 2014 Perşembe

Mutluluk Garantili Yılbaşı Hediyeleri

Hediyenin büyüğü küçüğü olmaz derler, yeter ki sevdiğiniz birinin sizi düşünmüş olduğunu hissedin. 
Yılbaşı geliyor ve zaman daralıyor. Küçük hediyelerle büyük mutluluklar yaratmak sizin elinizde. 




Siz de bu yılbaşı sevdiklerinizi mutlu etmenin yollarını arayanlardan mısınız?

Peki sevdiklerinizi mutlu edecek hediyeleri bulmakta zorlanıyor musunuz?

İşte "İlişki"ye "İlişki"n olarak sizler için seçtiğim hediye alternatifleri...






BIEV, yeni yıla özel birbirinden güzel ürünlerden oluşan bir katalog hazırlamış. İkinci üründe %25 indirim imkanı da sunan BIEV mağazalarından sevdikleriniz için minik hediyeler bulabilirsiniz. Ben sizin için küçük saklama kaplamalarını seçtim. Yılbaşına özel motiflerle sevdiklerinize uygun hediyeler sunabilirsiniz.


English Home mağazalarında da yılbaşına özel birbirinden şık ve ilginç aksesuarlar bulmanız mümkün. Mis kokulu mumlar ve dekoratifler şamdanlar benim favorilerim arasındadır. Sizler için de bu yılbaşına özel bir mumluk seçtim.








Şık bayanların tercihidir gösterişli ve zarif takılar... Bu sene de renkli kristal taşlarla süslü, gösterişli kolyeler oldukça moda. Sizlere tavsiyem moda konusunda öncü markalardan biri, Beymen...

Beymen Collection, bu sene de şıklıktan ödün vermeden güzelliğinize güzellik katacak bir çok seçenek sunuyor. Onlardan bir tanesi de kristal taşlarla süslü kolye. Harika bir hediye olacağına eminim..








Moda demişken, bu sene oldukça ilgi gören uzay baskılı bluzları, montları ve sweatleri de es geçemedim.

TWIST markasının sizlere sunduğu uzay baskılı ve oldukça rahat kombinleme şansınızın olduğu bluzlar, hediye için güzel bir alternatif olacağa benziyor.








Birbirinden şık takı-aksesuar seçenekleri sunan ve kendi tarzını yaratan URBAN QUEEN markası da tavsiyelerim arasında...



Farklı hediye seçenekleri de bulabileceğiniz URBAN QUEEN, şık kadınların bu sıralar oldukça tercih ettiği bir marka... Bu şık küpelerle sevdikleriniz güzelliklerine güzellik katsın istemez misiniz??








Hem dekoratif hem şık ev tekstil ürünleri ile çokça tercih edilen bir diğer marka da CHAKRA...

Yasemin, vanilya, okyanus ve baharat kokuları ile evinizde taze esintiler...

Mis gibi bir hediye olacağını düşündüğüm oda kokuları içinden sevdikleriniz için en uygun olanını bulabilirsiniz. CHAKRA mağazalarına bir uğrayın derim.




Yılbaşı konseptine uygun birbirinden değişik, tasarım ve güzel hediyeler bulabileceğiniz bir diğer adres de MUDO CONCEPT...

Şık kupalar, şamdanlar, çerçeveler ve daha fazlası için mutlaka bir göz atmalısınız.








KATTZE 'de bu sene yılbaşına özel tasarımlarla karşımıza çıkıyor. Özellikle kitap okumaktan zevk alan sevdiklerinize güzel bir hediye olacağını düşündüğüm birbirinden şık abajurları ben çok beğendim.


Bunun dışında özel tasarım mutfak eşyaları ve ev tekstil ürünleri de bulabilirsiniz.



Sevdiklerinize yaratıcı bir hediye sunmak isterseniz de, sizleri fotokitap servisi ile tanıştırmak isterim,; LUKAPU! Sevdiklerinize, fotoğraflarınızdan oluşturabileceğiniz fotokitaplarla, ömür boyu unutlamayacak bir hediye sunabilirsiniz. Tek yapmanız gereken www.lukapu.com.tr adresine girip LUKAPU DESIGNER indirmek ve fotoğraflarınızı tasarlamak.

Sevdikleriniz için aldığınız hediyeler, onları mutlu ettiği kadar sizleri de mutlu edecektir.
Musmutlu yıllar dilerim. :)

16 Aralık 2014 Salı

Yeni bir ilişkiye başlarken...

İlişkiniz bitti, üzerinden aylar hatta belki de yıllar geçti. Hala neden ben diyorsunuz belki de...
Bu daha ne kadar sürecek?
Ne zaman yeni bir ilişkiye hazır hissedeceksiniz kendinizi? İlişkinizin bittiği günden bu yana hayatınızda neler değişti? Ya da siz hala aynı mısınız? Neden?
Yeni bir ilişkiye başlarken, aynı filmi başa sarmamak adına yeni bir "ben" yaratmanız gerekiyor. Peki bunu nasıl yapmak lazım?
"İlişki"ye "İlişki"n den yeni seneye yeni bir başlangıçla girme tüyoları...


Eski ilişki... Aslında adı üstünde, bitmiş eskide kalmış bir hikayedir. Fakat sizin için bitmesi o kadar da kolay olmayabilir. Yapılmış planlar, hep bir ağızdan söylenen şarkılar, en güzel anları yansıtan fotoğraf kareleri... Her şeyden çok da karşınızda ezbere bildiğiniz sevdiğiniz adam/kadın... Bazı şeylerin eskimesi zordur. Böyle düşünmeniz gayet normaldir. Normal olmayan bu sürecin böylece uzayıp gitmesine izin vermenizdir. En kısa sürede toparlanıp hayata karışmalı ve enerji depolamalısınız. Kafanızı dağıtacak, sevdiğiniz işlere yönelmeli, unutmaya çalışmaktan ziyade düşünmemeye çalışmalısınız.
"Ben nasıl biri olmak istiyorum?"ve "Ben nasıl yaşamak istiyorum?" sorularını çoğu zaman kendimize sormaya gerek duymayız. Ama siz kendinize bu soruları sorun.
Değişmekten korkmayın. Hazır hayatınızda müdahale edecek kimse yokken, törpülemek istediğiniz huylarınızdan kurtulun ve yenilenmeye başlayın.
Tutkularınızı keşfedin ve mecbur olduğunuz hayatı yaşamayın, hayatı istediğiniz şekilde yaşayın.Kendi içinize döndüğünüz bu dönemde, tutkularınızı keşfetmek sizin için altından bir anahtar niteliğindedir. İlerleyen dönemlerde fırsatınızın ya da vaktinizin olmayacağı tutkularınızın peşinden gitmekten çekinmeyin.




Hatıralar, geçmişte yaşanmış hoş anlar her insan için keyif vericidir. Fakat hayatın kalanı bu anlar üzerine kurulamaz.Geçmişi geçmişte bırakmayı bilmelisiniz. Her şey yaşandığı an da güzeldi, o anlar da geçmişte güzeldi. O anları düşünürken şu anı kaçırdığınızın farkına varın ve uyanın. Geçmiş geçmiştir. :)



Yenilenmenin en etkili yolu, kendinize bakmakla başlar. Spor yapın, düzenli bir beslenme alışkanlığı edinin, sosyalleşmekten çekinmeyin, iletişim kurarak çevrenizi değiştirin. Fakat en önemlisi öz bakım! Forma girmek, giyim tarzında değişiklikler yapmak her zaman iyi hissettirir. Sabitlikten uzak, yenilikçi ve formda olun.
Hayatınızdaki bozulmuş dengeleri yerli yerine oturtun. Herkese ve her şeye yeteri kadar zaman ayırın mutlaka. Tabii kendinize de...
Yalnız kaldığınız bu sürenin tadını çıkarmaya bakın ve keyif alın. Yenilenin, kendinizi bulun ve sevin. En önemlisi de, geçmişle olan güçlü bağlarınızdan sıyrılın.
Bırakın, geçmiş olsun... :)

"Aşk"la kalın... 

24 Ekim 2014 Cuma

Devir, Teknoloji Devri!

Akıllı telefonlar hayatımıza girdiğinden beri, her işimizi telefondan yönetir olduk. Sanal ortamlar ve telefonlar resmen hayatımızı ele geçirmiş durumda. Böylesine dalmış giderken, artık mesajlaşmalarla başlıyor ilişkiler ve bir mesajla da bitebiliyor. Karşı cinslerle ilk iletişimimizi telefonlar sayesinde gerçekleştiriyoruz ve hislerimizi filtresiz bir şekilde daha rahat ifade edebildiğimizden uzun uzun mesajlaşmalarla birbirimizi tanımaya çalışıyoruz. Bu uğurda az mı uykusuz geceler, nasır olmuş parmaklar, sürekli biten bataryalarla karşılaşmıyoruz. :)
Tabii sürekli iletişim halinde olmak ve zırt pırt mesajlaşmak kadınların hoşuna gittiği kadar, erkekleri memnun etmiyor olabilir. Bir de yüz yüze konuşurken kullanılan jest ve mimik hareketleri söz konusu olmadığından yanlış anlaşılmaların da yaşanması kuvvetle muhtemel...
Bu nedenle sizler için mesajlaşarak flört ederken dikkat edilmesi gereken konuları paylaşıyorum. Bir süredir uzaklarda kaldım sizlerden ama dönüşüm muhteşem olacak. :)


"Ama ben şaka yapmak istemiştim!"
Bu cümleyi sıklıkla kullanmak zorunda olduğumuz durumlar yaşarız.Çünkü cool görünmek adına emoji kullanmayıp, karşı tarafın beynimizden geçenleri doğru anlamasını bekleriz.Yanlış! Emoji kullanmak, jest ve mimik hareketlerinizin yerine geçebilir ve sürekli açıklama yapmak zorunda kalmazsınız.




"Selfie" çılgınlığı aldı yürüdü bir furyadır gidiyor. Yeni konuşmaya başladığınız birine sürekli fotoğraf göndermeniz, ileride kurtulamayacağınız durumlar yaratabilir. İletişimi kesmek isteyebilirsiniz ya da telefon başkalarının eline geçebilir. Bir de Hollywood yıldızı Jennifer Lawrence'ın başına gelenler var tabii, dikkat diyorum!

Çoğu erkek mesajlaşmaktan kadınlar kadar keyif almamaktadır. Bundan dolayı, erkek arkadaşınıza ya da adayınıza mesaj atarken kısa ve öz yazmaya, uzun ve karmaşık cümlelerden kaçınmaya özen göstermelisiniz.Okumaktan sıkılacağı gereksiz bilgilere yer vererek sizi önemsememeye başlamasına sebep olabilirsiniz.

"Slm, nbr cnm grşlm mi?" Artık bir ergen olmadığınıza göre, cümle kurabilme kabiliyetinizi kullanmalısınız. Kısaltmalardan uzak durup, düzgün cümleler kurmaya özen göstermelisiniz. Kısaltmalar ergenlik dönemlerinizde kaldığına göre, karşı tarafa lakayt bir izlenim bırakmak istemezsiniz, değil mi?!

Önemli bir ayrıntı daha var tabii ki. Sürekli karşı taraftan bir tepki beklemek yerine, sosyal olmayı deneyin. Belki bir işi vardır, belki çekiniyordur ya da en kötü ihtimalle bir sevgilisi vardır. :)

"Aşk"la kalın... :)

22 Temmuz 2014 Salı

Romantizmde ALTIN VURUŞ (!)

Aşık kadın davranışları, aşırı dozda romantizm, ilgi manyaklığı, sevgi patlamaları... biz kadınların mayasında var sanırım.Fakat bu davranışlar erkekler tarafından nasıl algılanıyor biliyor musunuz?? Çoğu zaman erkeklerin hiç sevmediği kadın davranışları içerisinde liste başı olabiliyor.
Kaldı ki, erkekler de ilişki içerisinde zaman zaman romantik dokunuşlarda bulunabiliyor.Sorun şu ki; erkeklerin romantizm anları ile bizim ki pek tutmuyor sanırım.Onlar anın keyfini yaşayıp noktalamak isterken, bizler altın vuruşla uçmak istiyoruz anlaşılan. :)
Kendinizle yüzleşmeye ne dersiniz?
İşte size ilişki kurtaracak nitelikte minik minik tavsiyeler...



Çoğu zaman sevgilinize romantik, sevgi dolu mesajlar göndermek kendini iyi hissettirebilir.Ama emin olun, bu mesajları okurken erkekler hiçbir zaman kadınlar gibi triplere girmezler.Bu nedenle dozunu iyi ayarlamak gerekiyor.Onu canımlı, cicimli mesajlarınızla fazla boğmamalısınız.



Yıl dönümü, doğum günü, sevgililer günü, ilk tanışma günü vs vs...Sanırım kadınların elinde olsa her güne yeni anlamlar yüklemekte üstün başarılar elde edebilirler.Fakat erkekler bu durumu çoğunlukla biraz itici buluyor.Ve böyle günlerde sizin aksinize, ayıcık-fotoğraf-aksesuar gibi hediyelerden pek hoşlanmıyorlar.Erkekler daha maskülen hediyelerden hoşlanır.

Sıra geldi "minik pandam, börtüm böceğim.." gibi hitap şekillerine...Bence fazla uzatmaya gerek yok, en iyisi bu hitapları başbaşa olduğunuz zamanlarda kullanın.

Bizkadınlar hislerimizi ne kadar saklamaya çalışsak da, mutlaka bir yerlerde fire veriyoruz.Sevgimizi göstermekten ise çoğu zaman hiç çekinmiyoruz.Sürekli "seni seviyorum" mesajları, "seni özledim"ler zamanla erkekleri soğutuyor.Çünkü karşılığında kendileri de söylemek zorunda hissediyorlar.Bir süre sonra bu sevgi sözcükleri bir bağımlılık göstergesi olabilir.Unutmayın, erkekler karşılarında güçlü kadınlar görmek isterler.

Bir de " bana neden çiçek almıyorsun?" triplerimiz var maalesef.Bize kalsa, her gün iş yerine çiçek göndersin, her akşam eve elinde kocaman bir buket çiçekle gelsin, her yere çiçekler serpilmiş bir yatakla karşılanalım...Evet bunlar çok hoş davranışlar ve kadınların beklentileri arasında daima yer alıyor, biliyorum.Fakat bu davranış şeklini benimsememiş bir adamdan zorla romantik bir prens yaratamazsınız.Bu sadece kendinizden uzaklaştırmanıza sebep olacaktır.

Bu gerçeklerden yola çıkarak ilişkinizi değerlendirmeli ve romantizm konusunda dozu aşmamalısınız.
Altın vuruş ölümcüldür, sevginizi dozunda yaşayın.
"Aşk"la kalın... :)

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Hayatım olmuş işler güçler :)

Çok zamanlar oldu ki sizlerle güzellikler, sevgiler, aşklar paylaşmayalı...
Hayatımda tuhaf ve bir o kadar da köklü değişiklikler yaşadım ve sonunda yeniden sizlerleyim.
İnsanoğlu olarak sevmeye, aşka olan düşkünlüğümüz ve kolay kolay bağlarımızı koparamamamız sebebiyle de girip çıktığımız depresyonların haddi var hesabı yok maalesef ! Bir de hayatımızda beklenmedik durumlarla karşılaşabiliyoruz tabii ki; kimi zaman umutsuzluğa düşüyoruz ve birilerinin sesini duymaya ihtiyacımız oluyor, kimi zaman da yalnız kalıp deyim yerindeyse yaşadıklarımızı masaya yatırıp biraz sükunete ihtiyaç duyuyoruz.
Zaman içerisinde yaşadıklarımız bizi olgunlaştırıyor, yaşadığımız kaygılar ya da mutluluklarla, başarılarla birey olmaya başlıyoruz sanırım.
Son dönemde yaşadıklarımdan öğrendiklerim, hayata karşı her ne olursa olsun ayakta kalmak için en önemli şey; "inadına gülümsemek" !


Neden mi?!
Çünkü hayat bu...Yeri geliyor olmaz olmaz dedikleriniz oluyor, bir bakıyorsunuz Mezopotamya'da da olsa yanında olduğunuz insanlar sizi kırıyor, bir bakıyorsunuz seneler sonra en masum ve sadık sandıklarınızın deyim yerindeyse kıçı başı ayrı oynuyor.
Biz kadınlar ne yapıyoruz? En dramatik sahnelerde başrol oyuncusu, en ağlak filmlerde esas kız ve domino taşları gibi bir psikolojiye sahip yıkılmaya hazırız.
Size bir "İlişki"ye "İlişki"n tavsiyesi; yıkılmaz armada duruşunuzu, her şeye rağmen kocaman bir gülücükle samimiyetinizi ve sevgi dolu bir bakışı asla kaybetmeyin.Çünkü her yazın bir kışı vardır.
"Aşk"la kalın.. :)

29 Mayıs 2014 Perşembe

Erkekler, bira içince kadınlaşıyor-muş (!)

Haberlerde rastladığım ilginç bir olayı sizlerle de paylaşmak istiyorum.Her şeyin fazlası zarar diye boşuna söylememişler.Günümüzde özellikle erkeklerin alkol tüketimi konusunda ne kadar ısrarcı oldukları malum.Bir de içtikçe içmeleri, saçmaladıkça saçmalamaları ve güzelim alkolü zebil etmeleri olmasa...

Dünyada yapılan birbirinden enteresan araştırmalara da bir yenisi eklenerek, bu konuya da parmak basılmış sonunda..
Ve çıkan sonuç şaşırtıcı; "Erkekler bira içince kadınlaşıyor-muş!"

Kanada Sağlık Enstitüsü'nün yaptığı bir araştırma sonucunda, özellikle erkeklerin tüketmekten büyük keyif aldıkları biranın içerisinde kadınlık hormonları bulunduğu ortaya çıkmış!
100 erkeğe periyodik bir şekilde 6 bardak bira içirilerek yapılan araştırmada, davranışları izlenmiş.
Kontrolsüzce kilo aldıkları, düşünmeden sürekli konuştukları, gereğinden fazla duygusallaştıkları, araba süremedikleri, yalnızca duygularıyla hareket ettikleri, hiçbir konuda uzlaşamadıkları, hatalarını asla kabullenmedikleri ve en belirgini de alkol sonrası bir daha içmeyeceklerini söyledikleri tespit edilmiş.
Bir söylentiye göre de, özellikle Almanya'da bira içtikten sonra kadın kıyafetleri ile sokaklarda dolaşan erkekler var-mış. :)


Aslında olay sadece bira içmekte de değil.Alkol genel olarak kan dolaşımına geçmek için hazmettirici enzimlere gerek duymadığından, içildiği anda kana karışıyor.Çok kısa bir süre içerisinde de beyne ulaşarak, kontrol merkezimizi ele geçiriyor ve nabzı hızlandırıyor.
Böylelikle "sarhoş" diye adlandırdığımız, kimin ne şekilde bir durum yaşadığı belli olmayan ve çoğu zaman can sıkıcı sonuçlar yaşatan bir çok olayla karşılaşabiliyoruz.
Yani içinde kadınlık hormonu olup olmamasından çok, sizin içinizde alkolün ne şekilde etkisi olduğu daha bir önemli oluyor.Bir anda gayet efendi ve nazik olan bir erkek arkadaşınız varken, içindeki canavarın hortlaması hiç de hoş olmuyor açıkçası!Bu yüzden için beyler için, fakat abartmayın ki cinsiyet ayrımı yapabilelim. ;)

10 Mayıs 2014 Cumartesi

"ANNE" olmak...

Daha küçücükken başlar annelik duygusu yeşermeye aslında...Evcilik oynarken oyuncak bebeğini nasıl da koruyup kollar küçücük kadın bedenleri...Özenle saçlarını tarar, yemeğini yedirir, sessizlik içerisinde uyutur yavrusunu...
Zamanla hayaller girer devreye; aşk dolu bir eş ile birlikte aynı itinayı göstereceği, sevgisiyle sarıp sarmalayacağı, şefkatiyle koruyup kollayacağı, sezgileri ile yol göstereceği, yemeyip yedireceği, giymeyip giydireceği, yeri geldiğinde oyun arkadaşı olacağı, ilerleyen dönemlerinde ise en sadık sırdaşı...
Geçmişe baktığınızda hatıralar hep kopuk kopuk; ne hastalıklar yaşadınız, ne mutluluklar yaşattınız, en komik anlarınız, susmaksızın sebepsizce ağlamalarınız, küçücük bedenlerinizden büyük ettiğiniz laflar, uykumamak için inat ettiğiniz o uzun geceler, hastalandığınızda yaşattığınız endişe dolu zamanlar, ilk karne heyecanınız, ilk dişinizin çıktığı an hissettirdikleriniz, ilk "anne" deyişiniz ve ilk "baba" dediğiniz an...
Ve daha bir çoğu...Tüm bunları siz hatıralarınızda çok net canlandıramasanız da, hepsini bizzat bilir anneleriniz.Tüm zamanını vermiştir size an be an...Hepsini dolu dolu yaşamıştır sizi huzurla yetiştirirken çünkü.

Bu yaşımıza gelinceye kadar tüm hayatını çocuklarına adayan, fedakar annelerimizin günü bu gün...
Bıkmadan dinleyen, çektiği tüm acılara rağmen sesini bile çıkartmadan taşıyan, yemeyip yediren, hasta olmamızdan dehşet bir şekilde endişe eden ve hasta olduğumuzda saatlerce başımızda bekleyen, geleceğimiz için yılmadan savaşan, her daim bir zarar gelecek korkusunu barındıran, zaman zaman tatsızlıklar yaşatsak bile affeden, eşsiz ve sınırsız sevgi dolu ve kocaman yürekleri olan güzel annelerimiz olduğu için çok şanslıyız.

Kıymetini bilmeli, örnek almalı ve bir gün illa ki anne olduğunuzda kendi annenizin bir kopyası olacağınızı unutmamalısınız.

İlk olarak canımın içi, dünyadaki en değerli varlığım, var olma sebebim, hayatımın her bir zerresinde imzası olan güzel kadın, canım annemin anneler gününü kutluyorum.Ve bir tanecik annemi çok seviyorum...
Sonrasında, hayatımdaki "anne" kalıbının diğer öğeleri olan ablalarımın, ailemize yeni giren prensesimizin annesi-güzeller güzeli yengeciğimin, can dostum-poğaça yanaklı minnak kuzumun annesi ve sizlerinde tanıdığı Moda Meleğimin, annelik duygusu ile yeni tanışan tüm arkadaşlarımın ve bütün annelerin ANNELER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM. İYİ Kİ VARSINIZ, HAYATIMIZDA EN BÜYÜK DESTEKLER VE ÖRNEKLER OLARAK KALACAKSINIZ. ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ 

8 Mayıs 2014 Perşembe

Damla damla huzur...

Hava kapalı olduğunda uyanmak istemezsiniz, bir kasvet çöker ve duygular birer birer su yüzüne çıkmaya başlar.Yağmur, hüzün demektir.
Kadınsal bir durumdur genellikle elinde bir fincan kahveyle hafif bir müzik eşliğinde saatlerce yağmuru seyretmek...Duyguları hep daha yoğundur ya; sevgileri, aşkları daha şiddetlidir derinlerinde; hissetmek istedikleri duygular, ulaşamama ihtimallerine olan öfkeleri, anaçlıkları belki de...İhtimaller bile yağmurla su yüzüne çıkar zaman zaman...
Yağmurun sesiyle gelir geçmişe öfkeleri, nedenleri niçinleri...
Her haliyle hayatı zaman zaman yaşanmaz hale getirse de, yağmurlu havaları hep sevmişimdir.Ki hayatımdaki en büyük fobi, gök gürültüsü ve şimşekler olmasına rağmen...
Yağmur bir temize çekiştir hayatı, şimşekler kavuşan ellerden birer hatıra ve gök gürültüleri ise hayata karşı içimizdeki karanlığın ses bulmasıdır.
Şimdi bir fincan kahve ve hayatınızı alın ellerinize, bu güzel havanın tadını çıkarmaya bakın. 

8 Nisan 2014 Salı

Bakın, ne güzel güneş çıktı.

Uzun zamandır sizlerle paylaşımda bulunamadım, iş yoğunluğu ve hayat gailesi aldı başını gitmekte maalesef...
Fakat bahar geldi, çiçekler açmaya başladı ve çilekler tezgahlarda görüldü.Şimdi yenilenme zamanı diyorum ve sizlere harika bir post ile hızlı bir dönüş yapıyorum.

Bir sosyal paylaşım sitesinde karşılaştığım, güzel ve anlamlı yazıyı sevgili takipçilerimle de paylaşmak istedim.


Güne taze bir gülümseme ve pırıl pırıl parlayan bir güneş ışığıyla başlamanın zamanı geldi.
Bahar temizliğine hazır mısınız???

Yazmayan kalemleri.

Sayfası bitmiş defterleri.

Kulpu kırık fincanları.
‘Zayıflayınca giyerim’ kotunu.
Son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri.
Arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olur dediğiniz o
sandalyeyi.
Dibi kararmış tencereyi.


Taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları.

Sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz
fotoğrafı.
Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini (kaset mi kaldı allah aşkına)
Atın.
Ohh bir ferahlayın bakalım. Tamam mı?
Şimdi ihtimalleri atın.
‘Olacaktı, son anda olmadı’ları atın, olmamış işte.
Takılıp kaldığınız o günü.
Düşünüp durduğunuz o lafı.
Atın.
Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü.
Alındıklarınızın, gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan o ‘olayı’
Atın.
O hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini
Kestiğiniz eski gazete küpürünü
İçinizi kemiren o ukteyi
Atın.
Zamanı gelince yiyeceğiniz soğuk intikam yemeğini de dökün.
Soğuk yemeğin hiç tadı olmaz, dışarıdan bir döner söyleyin daha iyi.
Buzdolabının üzerindeki diyet listesini (faturaların altında duruyor)
Depodaki koşu bandını.
Atın.
Cevabı olmayan soruları
Kaçırdığınız fırsatları
Atıldığınız işleri
Beceremediğiniz ilişkileri
Kişisel gelişim kitaplarını
Atın.
Arkanızdan konuşanları.
Önünüzü kapayanları.
Alamadığınız terfiyi
Oturamadığınız evi
‘Şimdiki aklım olsa’ları
Aldığınız en kötü karneyi.
Hatta en iyi karneyi.
Çalışmayan saatleri.
İşe yaramayan fikirleri.
Kaçan trenleri.
Zamansız yaşlandıran dertleri.
‘O gün’ olanları.
Halının altına süpürdüklerinizi.
Dolabın dibine iteklediklerinizi.
Atın.
Bakın, ne güzel güneş çıktı.

Gülümsemelerle ve Aşk'la kalın... :)



23 Şubat 2014 Pazar

"Ölmüşsün, gömenin yok arkadaşım...!"

Bugün günlerdir sosyal medyada yankı uyandıran ve benim de ilgimi çekmeyi başaran kitabı sonunda aldım.
"Dönersen Diye"...Raftan kitabı alır almaz ilk olarak rastgele bir sayfa açtım, merak işte...
Orada kendimi buldum, hani bir şarkı dinlerken hislerinizin notalara döküldüğünü düşünürsünüz ya...Ben de rastgele açtığım sayfada kendimi buldum..ve seni...



"Cimriyiz işte.
Hepimiz, ben de, sen de, karşı camda yıllardır eve girişimi gözleyip konuşmaya cesaret edemeyen komşu çocuğu da...
Hepimiz cimriyiz sevgimizi dillendirmekte.
Ödümüz kopuyor biri içimizi görecek diye.
Geberiyoruz yalnızlıktan...
Çıtımız çıkmıyor.
Direnmek nedir ki bundan başka?"

Böyle diyordu o sayfada...





Her şeyi hatırlıyorum; 
"Günaydın hayatım" mesajlarını, "kahvaltı hala hazır değil mi" diye söylenmelerini, film izlerken bana sarılışını, en kızdığın an bile gözlerindeki sevgi dolu bakışları, birbirimizin her şeyini biliyor olmamıza rağmen kahve içerken hep sohbet edecek bir şeyler bulduğumuzu, senin çayına iki şeker attığını ve sabahları kahve içmeyi sevdiğini, sonra bir de zor zamanlarda hayatımı kolaylaştırmanı, tost makinesinde kahve pişirmeyi öğrettiğini, seninle kurulan içki masalarının nasıl da keyifli olduğunu...Ve daha bir çok an...
Seni kalbimden çıkarmak da canımı acıtıyor, orada tutmak da...
Bu kitabı büyük bir merakla okuyacağım; "Dönersen diye..."

12 Şubat 2014 Çarşamba

Sevgililer Gününde NEREYE GiTSEK ???

Sevgililer Günü'ne sayılı günler kala tüm çiftleri "acaba nereye gitsek, ne yapsak?" telaşesi sarmış durumda.
Takipçilerimden aldığım mailler doğrultusunda ben de sizlere alternatif olması açısından ufak çaplı bir araştırma yaptım.
Hem bütçenizi yormayacak, her keseye uygun, hem de sevgilinizle hoş ve özel anlar yaşayabileceğiniz bir Sevgililer Günü için işte sizlere önerilerim...

GÜNAYDIN STEAKHOUSE
Tüm Günaydın Steakhouse şubeleri, Sevgililer Günü'ne özel misafirlerini romantik bir sürpriz ile bekliyor.Çiftler canlı keman dinletisi eşliğinde unutulmaz dakikalar yaşamaya davet ediliyor.Menüde ise Günaydın'ın özel hazırladığı kalp şeklindeki köftelerin yanı sıra, mum ışığında romantik bir yemeğin ardından "şehvet tatlısı" ikram edilecek.
İLETİŞİM: Günaydın Steakhouse


TEKTEKÇİ
Rengarenk shot'ları, kıpır kıpır müzikleri ile daha hareketli bir Sevgililer Günü geçirmek isteyen çiftler Tektekçi'de buluşuyor.Bebek, Beyoğlu ve Ankara'daki Tektekçi'ler, farklı sunumlar ve benzersiz konseptiyle 14 Şubat'ta da unutulmaz anlar yaşatmak için tüm çiftlere ev sahipliği yapacak.
Renkli bir Sevgililer Günü için adresiniz Tektekçi olmalı... :)
İLETİŞİM: info@tektekci.com.tr





MORINI RESTAURANT
İstanbul'un gözde mekanlarından Morini, Sevgililer Gününde sınırlı sayıdaki çiftler için özel bir menü ile unutulmaz bir gece yaşatmaya hazırlanıyor.
New Yorklu şef Michael White tarafından hazırlanan özel menüde Steak Tartare, Istakoz, Burrata Peyniri, domates ve fesleğenli Lobster Burrata, Mantar Çorbası ve Siyah Makarna "Gramigna" ile doyulmaz lezzetler tatmanın ardından, özel Sevgililer Günü tatlısı ve o güne özel şarap sunumlarını beğeninize sunuyor.
İLETİŞİM: 0212 353 67 68








KALAMATA
Beşiktaş'ta samimi sofraların kurulduğu ve birbirinden leziz yemekleri ile bir ziyafet yaşayabileceğiniz Kalamata, Sevgililer Gününe özel hazırladığı Aşk-ı Menü ile tüm çiftlere unutulmaz bir gece yaşatacak.
Eğlenceli ve müzik şöleni ile dolu dolu bir gece yaşamak isteyen çiftler için hazırlanan bu özel gece 190 tl ile fiyatlandırılmış.





LACİVERT RESTURANT & BAR

SALOMANJE

HOLIDAY INN
Holiday Inn İstanbul City, Sevgililer Gününde unutulmaz bir akşam yemeği için çiftleri Naar Restaurant'a davet ediyor.
Şef Murat Oğuz'un hazırladığı bu özel menüde çiftleri Köpüklü Borçini Mantar Çorbasından, Karidesli Piliç Soteye, ağır ateşte pişirilmiş Somondan, Şampanya ve Misket Limonlu Jöleye kadar birbirinden farklı lezzetler bekliyor.
Bu eşsiz gecede ilklerinizi ve aşkınızı paylaşabileceğiniz muhteşem atmosfer için Naar Restaurantta bu özel menü için kişi başı fiyat 79 tl'dir.
İLETİŞİM: info@hiistanbulcity.com.tr

Sevgililer Gününde unutulmaz, güzel ve en sevdiğinizle lezzetli bir gece diliyorum.
Sevginiz daim olsun.
"Aşk"la kalın... :))

8 Şubat 2014 Cumartesi

Unut(ma)mak istersin bazen...

Unutulmaz bazı hisler vardır; unutacağız diye kasarız kendimizi ama nafile...
Aslında unutmak istemiyorum, diyemeyiz bir türlü..Bir şarkı çalar, hatırlattı deriz; birlikte geçtiğimiz sokaklara götürür ayaklarımız bizi, ah bu kaldırımlar deriz; fotoğraf albümlerimizi karıştırırız durup dururken, bir anda rastlarız eskiye dair bir fotoğraf karesine...Tüm bunlar aslında biz istediğimiz için olur, fakat biz hep unutmak isteriz yahu.
Unutmak diye bir şey yok, bunu kabul etmek zorundayız.Herkesin bir eski sevgilisi vardır, geçmişe dair acıları vardır, "unuttum" dediği ama bir türlü unutmayı beceremediği anılar yığınıdır aklı...
Unutmak diye bir şey yok, sen unutsan radyolar hatırlatır, hep ona benzettiğin gülüşler hatırlatır, sevdiği yemeği yerken boğazına dizilir, yudum yudum hatırlarsın; ve asla unutamazsın.Tüm güzellikleri unutmak için mi yaşadın?!
Bu tıpkı Pancu'nun kaleye geçtiği ve Fenerbahçe'yi 3-4 yendiğiniz maçı unutamamak gibi bir şey...Oysa o maç çok eskilerde kaldı, fakat sevdin ya o maçı artık unutmak istemezsin, unutamazsın.
Bekliyor insan, unutulmadığını ve eskinin tortularından arınmış bir hayatı...Gelmeyince gelmiyor, olmayınca olmuyor ve insan değişmeyince değişmiyor.

Kimse tam olarak gidemez içine karıştığı hayatlardan, parça parça kalır, parçalanır, ama yok olamaz.
Bütün anılarını sıkıştırıp bir fotoğraf karesine sığdırsan da unutamazsın.
En basitinden üşüyünce aklına gelir, ne yaparsan yap ısınamazsın.
Ellerini koyacak yer bulamazsın, o an hissetmek istersin delicesine ellerini.
Masum değiliz, kimse masum değil.Çok sevmek belki de en büyük hatamız; bir de kısa cümlelerle sevemedik biz.
Uzun uzadıya cümleler girdi aramıza, duymaktan öteye gidemedik çoğu zaman; hissedemedik.

Peki unutamayacaksan neden bu işkence??
Çünkü saat 00:00 oldu ve kurduğumuz hayaller bal kabağına dönüştü.
Şimdi gel desen gelmem ama sevme desen severim.Bu vakitten sonra dönmem, artık her şey için çok geç ve ben çok erken sevdim seni...

6 Şubat 2014 Perşembe

"Aşk Perisi"nden Sihirli Bir Dokunuş

Sevgililer Günü geliyor ve hediye alternatifleri araştırma telaşesi de başladı.
Sevgilinize bu güzel ve özel günde değişik ve yaratıcı ne tarz hediyeler alabilirsiniz diye düşünüyor olmalısınız.
Düşünmüyorsanız bile ben düşündüm sizler için.. :)
Birbirinden güzel, mis kokulu, zarif ve yaratıcı figürleri ile kişiye özel tasarımları birleştiren bir arkadaşımdan bahsetmek istiyorum sizlere.
Zevkli tasarımları ve mis kokulu sabunlardan ortaya çıkardığı birbirinden güzel hediyelikleri ile "Aşk Perisi" sizlerle...
İşte bu güzel hediyelikler ve "İlişki"ye "İlişki"n'e özel fiyat avantajları;

Renkli sabunlardan hazırlanan el yapımı, mis kokulu kalp aranjmanlar...

Birbirinden lezzetli ve kişiye özel hazırlanmış mis gibi kurabiyecikler...

Mis gibi kokulu sabunlardan tasarlanan kalp buketi... 20 tl..

Yasemin kokulu tasarım sabunlardan oluşan demetlerle sevdiklerinize ilginç ve unutulmaz bir hediye vermek için siparişlerinizi ask.dunyasi@hotmail.com adresine bekliyoruz.

Siparişleriniz ve ulaştırılması konusunda bilgi almak için elinizi çabuk tutun.Aşk dolu bir "Sevgililer Günü" diliyoruz... :)

30 Ocak 2014 Perşembe

♥ ♥ ♪ ♪ Notalarda Buluşalım... ♪ ♪ ♥ ♥

Hep derler ya, terk eden üzülmez geride kalan kadar diye; nasılsa kendi isteğiyle terk etmiştir ya...
Kocaman bir yalandır aslında.Terk eden de, geri de kalanda yaşanmışlıklarına dair özlem çekerler.
Bakma ayrılık da iyi gelir bazen...Sadece yaşaman gerektiği için yaşarsın; mutlu etmek için gülümsersin; keyif için değil, içindeki boşluğu doldurması için içersin...
Yanında yoktur işte, bundan daha özlenilesi bir durum olabilir mi???
Omzunda uyumayı özlersin; hani sırt üstü yatarak uyuyamadığını bile bile yattığın omzunu...
Telefonunun çalmasını özlersin; şimdi de çalıyor elbette ki.Hattın öbür ucundaki sesini özlersin...
Ellerini özlersin mesela; hani terlese de bırakmak istemediğin ellerini...
Bazen aşık olursun işte ve aşk genelde mutlu eder insanı; mutlu etmeli yani...Belki geçici bir aptallık belki de kalıcı, bilinmez.Ondan başkası olmasın istersin ve ondan başkası olmaz.O seni anlamaz bazen ama aşıksındır.Beyin devre dışı kalmıştır, farkına vardığında ve bir şeyler tıkandığında ise boş vermek bazen en iyisidir.
Boş vermek lazım bazen ve canın çıkana kadar üzülmek, için çıkana kadar özlemek...
Senden daha iyi özleyemesin kimse; ha gayret!
Şarkılarda unuttuğumuz insanlar vardır; bir de şarkılarla hatırladıklarımız...
Notalarda buluşalım haydi, hangi şarkı fark etmez; sen bilirsin bizi...


16 Ocak 2014 Perşembe

Bir kadının yüreği, sırlarla dolu bir okyanustur.

Bir kadının yüreği öylesine engin, öylesine geniştir ki; sevdasını bir kaos gibi yüreğinde yaşar, hayal kırıklıklarını yüreğinin en derinliklerinde biriktirir, göz yaşları yüreğine süzülür, sevindiği zaman yürekten gülümser, hasretini yüreğinde gizler, yüreği aşkla çarpmaya başladığında bakışlar biriktirir, dokunuşlar biriktirir, heyecanlar biriktirir, şefkat biriktirir, huzur biriktirir, umutla dolar yüreği...
Kısacası bir kadının yüreği en kıymetli hazinesidir, sırlarıyla dolu bir okyanustur.


Öyle herkese de açamaz yüreğinin kapılarını...Sol yanında sakladığı en değerli mücevheridir sevdası çünkü...
"Sen" deyince...durup bir düşünür kadın; yüreğinin sesi gün geçtikçe cılızlaşır, bir fısıltıya dönüşür sensiz birbirini takip ederken akreple yelkovan...
"Sen"li hayallere daldığında yürek çarpıntıları rüzgarla yarışmaya başlar; sonra bir melodi gelir kulağına ve o an hisseder sol yanındaki "seni"...sanki hiç bir şey bilmezmiş gibi yüreği, her şeyin sebebi kulağından yüreğine akan o melodiymiş gibi...

"...O ki bir an içindir tuz basılır yaralara
       Hasretlerden süzülünür sevda gibi sevdalara..."

Bir kadın için aşk artık, bir kelebeğin kanadında ve yalnızca melodilerden ibarettir.Kulağına çarpıp yüreğine akan melodilerde özgürce yaşayabiliyordu aşkını, yarını düşünmeden...


Bazen, hayat akıp giderken, hasreti süzülür dudaklarından; mevsimler geçer, bakışları yaşlanır, yüreği yorgun düşer...
"Sen"li hayallerin, umutların, yüreğini kasıp kavuran yangının, dünlerinin bahsi geçmemeye başlar yürek çırpınışlarında...Sadece "sen" diye çırpınır yüreği; her ne olursa olsun bir tek "sen"...

10 Ocak 2014 Cuma

Kanadı kırılmış bir kara sevda...

Genç kadın, yıllar boyu mühürlediği kalbinin kapılarını açıp tüm yaşanmışlıkları serbest bırakmak zorundaydı artık...Bütün gülüşmeleri, el ele diz dize geçen günler, bakışlarındaki aşkın büyüsünde kaybolan saatler, omzunda uyurken yaşadığı sonsuz huzur, parmakları saçlarında dolaşırken kaybolduğu düşler, dinlediği şarkılarda dalıp gittiği hayaller...hepsini ama hepsini salıvermesi gerekiyordu yüreğinden..
Yüreğindeki ağrı sağanak olmuş, çığlık çığlık gürlüyordu hasretini..
Yangın mavisine çalan gözleri, her simada "o"nu arıyordu; her seste "o"nu duyuyordu; her melodide "o"nun yanına gidiyordu derinlerinde...
İçten içe geçmişte kalmıştı yüreğinin ritmi; şimdilerde ise sadece nefes alıp veriyordu yaşadığı ana dair...


Kızgındı genç adama; yine kalbinde bir ritim bozukluğu vardı genç kadının, yaşanmışlıkları tekliyordu.
Yılın 2. ayı bitmek üzereydi..
Sevdiği, ömrüne aşk, yüreğine can katan genç adama bir hediye vermek istemişti.Her şey bir fotoğraftan ibaretti, bir çok şeyi anlatan ve elleriyle ittikleri umut dolu geleceğin işareti olan...Tek isteğiydi genç kadının, kanadı kırılmadan önce; sevdasının elinden tutup geleceğe doğru yıllanmak...
Olmadı; hasreti boğazında bir düğüm, sevdası bir kuş kanadında ve ömrü kim bilir kimlerin yanındaydı...!
Yakın bir arkadaşı, genç kadının durumunu şöyle özetlemişti;
"Kendi içinde dram yaratan genç bir kadınsın; eskiyi temizleyip inşaatı yaşken temellendirmek yerine, yeni tuğlaların arasından geçmişe bakıyorsun.Neden?! Çünkü arabesk büyüdük ve öyle de öleceğiz. Değil mi?!"
Bu her şeyin özetiydi ve akıp giden melodinin bir notası olmaya başlamıştı genç kadın...

7 Ocak 2014 Salı

Babam'a...

Hepimiz içten içe kabullenmesek de ailenin direğidir, hep en son sözü söyler, masada baş köşeye oturur, sımsıcak gülümsemesi ve yufka gibi bir yüreği vardır, kıyamaz evlatlarına, yemez yedirir giymez giydirir, kısacası bir evin temel taşıdır babalarımız...
Bugün çok zor ve yıpratıcı bir gündü; babam kalp krizi geçirdi...Kıl payı denilecek bir şansla babamı kurtarabildik.İnsanın elinden bir şey gelememesi ve canının bir parçasının acısını dindirememesi çok zoruna gidiyor.Hani aslında hep yanınızdadır da, bir türlü değerini anlamazsınız her sabah kalktığınızda babanızı görmenin; en ufak bir olayda değer kazanır yeniden ve daha da şiddetle...
Bu akşam ilk defa babamsız bir evde uyuyacağım.Evdeki boşluğu o kadar derin ki, yerine dünyaları koysan dolmuyor babamın sıcaklığı...
Bir kez daha anladım ki bu zor dönemde; şükretmeli insan, daha sıkı sarılmalı, şanslı saymalı kendini bu sabahta gözlerimi açtığımda babamı, annemi gülümserken karşımda görebildim diye...Nefes aldıklarına şükretmeli insan, eksikliklerini yaşamamak için var oldukları sürece değerini bilmeli... 







Canım babam...
Yerini hiç bir şekilde dolduramayacağım, acını yüreğimin derinliklerinde kahrolarak yaşadığım, evimizin direği, en mutlu yanım, en kıymetli dostum ve ilk sevdiğim adam... 
Allah senin yokluğunu bana göstermesin...

Seni çok seviyorum babacım...

2 Ocak 2014 Perşembe

YIL SONU RAPORU: "BİR YIL DAHA YAŞLANDIK..."

Herkes büyük bir heyecanla yılbaşının gelmesini beklerken, geriye dönüp bakmak gerekiyor bazen.Yaşanmışlıklara, kırgınlıklara, tecrübe edindiğimiz anılara, aldığımız derslere, bizi büyütenlere, bizi küçültenlere, sevdiklerimize, nefret ettiklerimize, kendimizde keşfettiğimiz yeniliklere, neydiklere, ne olduklara...
2013 senesi benim için başlangıçta tempoluydu, üniversitenin son senesi olması sebebiyle biraz vur patlasın çal oynasın yaşandı günler..Ne de güzeldiler...
Mayıs- Haziran ayları hüzün doluydu; aynı evi paylaştığınız insanlardan, sevdiklerinizden ve anılarla dolu Edirne'den ayrılma vakti gelmişti.5 sene boyunca hesaba katmadığımız tek şey de buydu sanırım; her güzel şeyin bir sonu vardı ve her şey otogarda son buldu...
Yaz ayları boyunca sancılı bir iş arama serüveninden ve biraz garip bir iş deneyiminden sonra, daha iyi denebilecek bir iş bulup rahatlamıştım.Bu sırada beklenmedik bir rahatsızlıkla hastanelerle biraz fazlaca haşır neşir olmak durumunda da kaldım maalesef...
İş sürecinde alışmak ve öğrenmek üzerine kurulu bir dönemdeyim.Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen çalışıyor olmak güzel...


Geçip giden günler de yeğenimin rahatsızlanması, annemin ve babamında ameliyatları ile refakatçilik konusunda da ihtisas sahibi oldum maalesef...
Ve 2013 yılının son aylarında, Kasım ayında...Bazen güzellikler hep denk gelir, hani dejavu derler ya aynı andaymışsınız gibi, fakat farklı kişilerle...
Koskoca bir seneyi geride bıraktık; hüzünleriyle, mutluluklarıyla, aşklarıyla, anılarıyla, nefret ettiklerimizle, bayılıp ölüp bittiklerimizle ve en önemlisi güzel dostluklarla, sevdiklerimizle, ailemizle...
Yepyeni bir sene var önümüzde...Hepimiz için güzel bir şans demek bu; kocaman ve henüz sayfaları tertemiz bir günlük var elimizde...
Şimdi en güzel anılarla, en büyük mutluluklarla ve şen kahkahalarla, huzurla, en önemlisi sağlıkla ve aşkla bu günlüğü doldurma zamanı...
"Aşk" dolu yıllar dilerim... :))