29 Aralık 2012 Cumartesi

YENİ YIL RİTÜELİ: Yeni kararlar alma zamanı!

Kocamaaan bir seneyi daha geride bırakmamıza ramak kaldı.Kimisi çuval dolusu sevinçlerle, mutluluklarla, en içten gülücüklerle doldurdu 2012'yi; kimisi talihsizliklerle ama yine de ayakta kalma çabasıyla belki biraz yorgun, biraz da hayal kırıklıklarının parçalarını biriktirmiş yap-boz kıvamında; kimisi de yepyeni başlangıçlarla, büyük adımlarla, yeni umutlarla, evli-mutlu-çocuklu kıvamında, bayram şekeri tadında geçirdi bu bir seneyi...
Neticede geçen zamanı geriye getiremiyoruz.Fakat önümüzde daha ambalajı açılmamış, sıfır kilometre, yaşanacak anılarıyla ve mutluluklarıyla kocaman bir yıl daha var.


Bu yıl da, yeni bir yıla girerken yeni kararlar alma ritüelini uygulamazsak olmaz! Her yıl gelenekselleşen yeni yıl kararlarınızı umarım bu yıl uygulayabilirsiniz.

İşte size şahane bir 2013 için beş karar önerisi...Söylemesi benden, uygulaması size kalmış.. :)

2012'de olduğunuzdan daha mutlu olun! Özel bir çabaya ihtiyacınız yok, inanın.Kimseyi takmayın, hayata olumlu bakın ve sürekli gülümseyin.Gülümsemek, iç dünyanızın güzelliklerini dışa yansıtır.Sadece kendiniz için değil, çevrenizdeki insanları mutlu etmek için dahi gülümseyin.En mutsuz anlarınızda bile gülümsemeye çalışmak, inanın işe yarayacak.

Ailenizle ve arkadaşlarınızla daha fazla vakit geçirin! Bu sene bahanelerinizi rafa kaldırın, kırgınlıklarınızı ve küslüklerinizi hafızanızdan silin.Yeni bir sene, yenilenmek için daha güzel bir zaman olamaz! Onlara vakit ayırın.Bırakın "yoğunum, yorgunum, işim var..." söylemlerini...Ne kadar iyi geldiğine siz bile inanamayacaksınız.

Yatırım yapın! Evet, paranızı bir uzmanla birlikte çok daha verimli bir hale getirebilirsiniz.Ancak o kadar gücünüz yoksa da 50 lira-100 lira düzenli olarak her ay kenara para ayırın.Kendinizi güvende hissedeceksiniz.

Sağlığınızla ilgili yeni kararlar alın! Her güne mutlaka sağlıklı yiyecekler yemekle ve egzersiz yapmakla başlayın.Uzun uzadıya vaktim yok bahanesinden kurtulup en azından günde yarım saatinizi yürüyüşe ayırın.

Sizi mutsuz eden şeyleri hayatınızdan çıkarın! Bu sevgiliniz, arkadaşınız ya da işiniz olabilir.Hayatınızda mutsuzluklara yer yok, unutmayın.Şu an tam zamanı!!!

Her akşam votka, rakı ve şarap...

Finallere Karaokeli Karşılama...  postunun ardından bir karaoke gecesi daha...
Geçtiğimiz hafta Edirne de, "Bank Street Language Institute" tarafından düzenlenen karaoke gecesine katıldım.Kurs öğrencileri ve öğrenci adaylarına yönelik katılımcı kitlesiyle, coşkulu bir kalabalıkla karşı karşıyaydım diyebilirim.
Ben ve canım arkadaşlarım için de tam bir rahatlama seansı oldu sanırım... :)


Yeni yılın git gide yaklaştığı günlerinde değerlendirildiği, çarşı içindeki "English Pub" mekan olarak tam kıvamında bir seçim olmuştu.Yeni yıla ait bütün detaylar göz önünde bulundurularak süslenen mekanda eğlence daha gecenin ilk saatlerinden başlamıştı.
İşte o güzel geceden objektiflere yansıyanlar... :))



Veee karaoke gecelerinin olmazsa olmazı... Canım arkadaşımla birlikte Dario Moreno'dan "Her akşam votka rakı ve şarap, içtikçe delirir insan olur harap, kurtar beni bundan ne olursun Yarab, bitsin artık bu korkunç serap serap..." :)


Geceyi özetleyen bir fotoğraf daha...Biz hep birlikteyiz ve çok mutluyuz.
Eğlencenin en güzel yanı, gözlerinin içi gülen dostlarınızla birlikte olmaktır.
Hep gülelim, hayat bize güzel olsun... :))

Bank Street Language Institute çalışanlarına, bu güzel gece için teşekkür ediyoruz.Tabii ki devamını bekliyoruz. :)

16 Aralık 2012 Pazar

İlişkilerde "Bölü 2 Artı 7" Formülü

Kadın-erkek ilişkilerinde yaş farkı bir hayli önem taşıyor.Kimine göre erkek ne kadar büyük olursa, o kadar olgunlaşmış ve akıl mantık sahibi bir birey oluyormuş, kadının yaşı çok da önemli değilmiş.Kimine göre ise kadın ve erkek arasındaki yaş farkı ne kadar az olursa, çiftler birbirlerini daha iyi anlarlarmış.

Anne ve babası arasında 10 yaştan fazla bir fark olan bir kadın olarak sizler için ilginç bir formüle ulaştım.Hemen paylaşıyorum. :))




Kadın-erkek ilişkilerinde yaş farkı en fazla ne kadar olmalı????
Sizler için dünyanın hiç bir yerinde resmilik taşımayan, fakat kadın-erkek ilişkisindeki yaş farkının "kabul edilebilirlik formülü" olarak düşünülen bir denklem buldum.

"bölü 2 artı 7"




Araştırmacılara göre, ilişkide daha yaşlı olanın yaşı ilk olarak 2'ye bölünecek.Elde edilen sonuca da 7 eklenecek.
İlişkide yaşı küçük olan kişinin olması gereken en düşük yaş, elde ettiğiniz sonuç olacak.(Daha yaşlı olan kadın da olabilir, erkek de.)

Ayrıca olayı biraz daha bilimsel hale getirmek istersek, sizlere araştırmacılar tarafından hazırlanan "İlişkilerde Uygun Yaş Farkı Grafiği"ne bir göz atalım.







Upper Limit: Üst Sınır
Your Age: Sizin Yaşınız
Lower Limit: Alt Sınır
Acceptable: Kabul edilebilir
Partner's acceptable age range: İlişki kurulan kişi için kabul edilebilir yaş aralığı








Mutlu ilişkilerin sırrı, birbirini doğru ve iyi anlamaktan geçiyor.Birbirinizi doğru ve iyi anlamak için de aynı dili konuşuyor olmanız önem taşıyor.Tabii bir de anlamak istiyor olmanız gerekiyor.Ve tüm bunlar için de sevginin, aşkın, duygularınızın yanı sıra aranızda "uçurumlar" diye nitelendirdiğimiz yaş farkının olmaması gerekiyor.
Eee gerisi de size kalıyor. :)

"Y"-Aş-kla kalın... :))) 

14 Aralık 2012 Cuma

Kadınların Yüksek Çekicilikleri & "ERKEKLER BİZİ ANLAMIYOR" YAZI DİZİSİ-3

"ERKEKLER BİZİ ANLAMIYOR!" Yazı Dizisi  'ne dolu dolu devam ediyoruz.Söz konusu erkeklerin kadınları anlayamaması olunca maalesef ki konu bitmiyor.
Veee sıradaki konumuzla karşınızdayım.Erkeklerin çekici bulmanın yanı sıra anlamakta güçlük çektiği ve çoğu zaman kıskançlık tripleri eşliğinde belki de sevmeyi reddettikleri bir diğer konu da, kadınların yüksek topuklu ayakkabılara olan tutkuları...


Erkeklerin, kadınların ayakkabı takıntısını anlamaması gayet doğal bir durum...Her ne kadar eşitlikten bahsediyor olsak da, iki cinsin arası topuk farkıyla açık! :)

Evet, tutku derecesinde bağlıyız topuklu ayakkabılara; erkekler bu duruma anlam veremese de biz kendimizi topuklu ayakkabıyla gayette iyi ve çekici hissedebiliyoruz; canımızı ne kadar acıtırsa acıtsın topuklu ayakkabı giymekten de vazgeçmiyoruz!
Peki nereden çıkmış bu topuklu ayakkabı; kim bulmuş bu topuklu ayakkabıyı yahuuu?! :)

Uzmanlar, topuklu ayakkabıların Taş Devri zamanlarında ihtiyaçlar dahilinde kişisel kullanım için ortaya çıktığını düşünüyorlar.Peki biliyor muydunuz; topuklu ayakkabıları ilk kullananlar Mısırlı erkeklermiş. :))) Çiftçilikle uğraşırken toprağa batmamak için topuklu ayakkabı giyiyorlarmış.Bir kısmı da ata binerken, eyerin üzerinde rahat durabilmek için topuklu ayakkabı kullanıyormuş.

Hatta bir zamanlar kişilerin mensup oldukları sınıfları belirleyen unsur, topuk boylarıymış.Bu nedenle bir çok hükümdar topuklu ayakkabılar giyerlermiş.Eminim sizler de benim gibi çok şaşırdınız, ama biraz geçmişe gidildiğinde aslında topuklu ayakkabının belli amaçlara hizmet ettiğini söylemek bile mümkün...

Gelelim topuklu ayakkabı giymenin kadınlarda nasıl bir tutku olduğuna...
Bu tutku öyle bir şey ki, İngiliz kadınlar 15cm.lik topuklu ayakkabı giyebilmek için ayaklarına cerrahi müdahale ile dolgu yaptırıyorlar.Bu dolgunun etkisi 6 ay sürüyor ve hatunlar 6 ay boyunca yüksek topukların üzerinde rahatça, salına salına gezebiliyorlar.Bu operasyon adını ünlü ayakkabı markası "Louboutin"'den almış; "Loub estetiği" deniliyor.Düşünün yani, topuklu ayakkabı giyme sevdasına kadınlar nelere katlanıyorlar. :)

Ayrıca topuklu ayakkabı, bir kadını daha güçlü kılar.Bir bakıma topuklu ayakkabıyla yürümek-yürüyebilmek bir meziyet...Bunu başarabilen bir kadın için zarafet, çekicilik ve öz güven kaçınılmazdır.Yanı sıra da, topuklu ayakkabı giyen kadınlar kıyafetlerini de bu tarzda kombinledikleri için, her daim şık ve bakımlı görüneceklerdir.



Erkeklere göre ise, durum tam olarak şöyle sanıyorum ki;
Yıl 1990
tik tık tik tık tik tık
Yıl 2006
tak tuk tak tuk tak tuk
Yıl 2010 ve sonrası
bak bana bak bana bak bana... :)))



Gayet ilgi ve dikkat çekici bir unsur olduğu gerçek!Kimisine göre, kadının duruşuna anlam katan bir yükselti; kimisine göre aklı olanın giymeyeceği bir şey; kimisine göre ise bütün vücut hatlarına daha zarif ve estetik bir hava kattığından cinsel dürtülere de neden olan bir obje...

Erkeklerde bu konuda böyle değişik fikirlere sahipken, sokaklarda biraz gözlem yapın.Hangi erkek, ince ve yüksek topuklu bir ayakkabıyla güzel kombinlenmiş bir kadın gördüğünde şöyle bir dönüp de bakmasın?! Erkek milleti malum... İm-kan-sız!

Bu bizim yüksek topuklarımızla gezmemize engel mi? Tabii ki hayır...
Yükseklerde ve şık, kendinizi en iyi hissettiğiniz fakat ayaklarınıza işkence ettiğiniz topuklarla çekiciliğinizi ön plana çıkarmanız için hiç bir engel yok.

7 Aralık 2012 Cuma

NİKAH + MUTLULUK = NİKAH ŞEKERİ

Son zamanlarda nedendir bilinmez, arkadaşlarım ve ben düğün hazırlıkları içerisindeymişçesine bir psikoloji yaşamaktayız.İşin ilginç tarafı, aramızdan evlenecek olan biri ya da yakın zamanda evlenecek bir akraba, eş-dost olmayışı... :)) Kadın milleti işte deyip geçmekte fayda görerek, yakın zamanlarda evlenecekler için minik bir araştırma yaptım.
Biliyorsunuz ki, bir futbol maçı nasıl ki topsuz olmazsa, bir nikah töreni de nikah şekeri olmadan olmaz.Nikah şekeri deyince de ilk aklımıza gelen badem şekeri hiç kuşkusuz.Fakat son yıllarda badem şekeri kullanmadan da, yani klasik dizaynların dışına çıkarak çok ilginç nikah şekerleri tasarlanıyor.
Klasik olanın dışına çıkmak, değişik ve kullanışlı nikah şekerleri tercih etmek sizi ve düğün gününüzü sevdiklerinizin aklında hoş bir hatıra olarak hatırlatmaya yetecektir.

İşte sizlere özel seçtiğim tasarım nikah şekerleri...








Umarım biraz olsun fikir verebilmişimdir sizlere... Şimdiden mutluluklar. :))

Aşkla kalın... :)))

3 Aralık 2012 Pazartesi

KORKULARINIZLA YÜZLEŞME ZAMANI

Kadınlar da erkekler de günlük hayat içerisinde, çeşitli korkular ve panikler yaşarlar.Peki bunların temel sebebinin burçlarınız olduğunu biliyor muydunuz?

Güçsüz kalmak, belaya bulaşmak, yalnız kalmak, hasta olmak...
İşte burçlara göre en büyük korkularınız...


KOÇ BURCU
Etkinliği, atılganlığı, kendine aşırı güven ve aceleciliği ile bilinen Koç burcunun en büyük korkusu kendine bir hedef bulamamak ve etrafında fikirlerini paylaşacak insanların olmaması.

BOĞA BURCU
Amaca bağlılığından ve sadakatinden ödün vermeyen boğa burcu insanı dış sebeplerden dolayı huzurunu kaybetmekten korkuyor.

İKİZLER BURCU
İkizler burcu deyince akla ilk gelen pratik zeka ve konuşkanlık. Girdiği her ortamda kolayca varlığını hissettiren ikizlerin en büyük korkuları arasında konuşma yeteneğini ve ellerini kaybetmek yer alıyor.

YENGEÇ BURCU
Çevresine ve sevdiklerine karşı son derece  koruyucu, duygusal, ve evcil olan yengeç burcu her ne kadar tuttuğunu koparan bir burç olsa da en büyük korkusu belaya bulaşmak…

ASLAN BURCU
Yaratıcılığı ve etkileyiciliği ile bilinen aslan burcu oldukça sahiplenici ve kıskanç karaktere sahip.Bu burcun en büyük korkusu ise çevresinde hiç kimsenin kalmaması...

BAŞAK BURCU
Çevresinde olup biten her şeyi eleştiren, yargılayan ve her şeyden düzen bekleyen başak burcunun korkuları arasında hasta olmak ilk sırada yer alıyor.

TERAZİ BURCU
Uyumluk ve dengeli sevgi deyince ilk akla gelen Terazi burcunun en büyük korkusu yanlış partner seçimi ve özel hayatında mutsuzluk..

AKREP BURCU
Kin, tutku ve gücün simgesi akrep burcu insanı  en çok gücünü ve iktidarını kaybetmekten korkuyor.

YAY BURCU
Özgürlüğün savunucularından olan araştırmacı yay burcunun en büyük korkusu aradığını bulamamak…

OĞLAK BURCU
Hesapçılığı ve başkalarının düşüncelerine önem vermesiyle bilinen Oğlak burcunun korkuları arasında “başkaları ne der” korkusu ilk sırada…

KOVA BURCU
Son derece insancıl olan Kova burcu her ne kadar bağımsız gibi görünse de yalnız kalmaktan oldukça fazla korkuyor.

BALIK BURCU
Hayalci ve duyarlı olan balık burcu oldukça duygusal.Burcun en büyük korkusu duygularını ifade edememek...

KORKUSUZ VE AŞKLA KALIN... :)))

2 Aralık 2012 Pazar

Erkeklerden Beklemememiz Gereken, Beklentilerimiz !

Kadınlar daima erkek arkadaşlarından / eşlerinden bazı tavırlar ya da hareketler beklerler.Bu beklentiler hiiç bitmez.
Bekleriz bekleriz ve bekleriz...Sonuç (annemin sıklıkla söylediği gibi) sıfıra sıfır, elde var sıfır!

Düşündüm taşındım ve erkeklerden beklediklerimizi onlarında bilmesi gerektiğine karar verdim.Biz her ne kadar "Artık onlardan bunları beklemeyeceğiz." desek de, itiraf edelim; aslında bu beklentiler hiç bitmez. :)

İşte kadınların iç dünyasından, erkeklere bir sır! Erkeklerden beklemememiz gereken ama inatla ve içten içe beklediğimiz davranışlar bakalım neler;

Onun için heyecanla pişirdiğiniz yemekleri yedikten sonra, onun da aynı heyecanla "Annemin yemeklerinden daha güzel olmuş sevgilim." demesi!(İmkansıza yakın bir durum a-dostlar!)

Hamile olan arkadaşlarınızdan bahsettiğinizde, bunun sebebinin sizin sevinciniz yerine, çocuk doğurmak için hevesli olduğunuzu düşünmemesi!

Çevrenizdeki bütün erkeklerin dönüp baktığı bir kadın yanınızdan geçtiğinde, eşinizin / erkek arkadaşınızın size dönüp "Dünyadaki en güzel kadın sensin." demesi! (Buna sadece klasik erkek mantığı diyorum.En gözü kapalı erkek bile dönüp bakar, gözü kayar ya da o kadar saftır ki sizin farketmeyeceğinizi düşünür ama o an dünyayla ilişkisi kopmuş bile olabilir. :))

İlişkide uzun yıllar geçtiğinde de yine her sabah uyandığında "Seni seviyorum." demesi ve sizi öperek uyandırması! (Bu tamamen cicim aylarına mahsus bir durumdur!)

Kuaföre verilen parayı anlamlı bulmasını! (Erkek milleti hem bakımlı olmamızı ister hem de kuaföre gitmemize anlam veremez.Hey dostum derdiniz ne sizin ha?!)

Klozetin kapağını neden temiz ve kapalı görmek istediğinizi! (Doğaları gereği temizlik erkek milletine ters bir durum.)

Dışarı çıkarken neden beş dakikada hazırlanamayışınızı... Kendisi sadece giyinip çıkabilecek rahatlıktayken, sizin evle ilgili son kontrollerden sorumlu oluşunuzu anlamasını...

Her zaman tüysüz bacaklar olamayacağını ve o tüylerin alınması için mutlaka uzaması gerektiğini anlamasını!


Hiç sebep yokken eve bir buket çiçekle gelmesini neden istediğinizi anlamasını! (Özel günlerde gelebilecek çiçekleri, hediyeleri takdir edersiniz ki tahmin edebiliyoruz.Fakat beklenmedik anlarda erkeklerin yaptıkları jestler, kadınlar tarafından daha anlamlı ve unutulmazdır!)

Konuşmaya ve bir şeyler anlatmaya çalıştığınız esnada bunu dır dır olarak nitelendirmemesini! (Bu konuda sizlere tavsiyem Dır Dır Dır Dır Dır Dır... yazımı okumanız sevgili takipçilerim! Her şey daha da netleşcek emin olun. :))

Ona davranılmasını istediği gibi onun da size dürüst, nazik ve düşünceli davranmasını! (Bence erkekler kafalarındaki "Kadındır, elbette ki daha ayrıntılı ve ince düşünecek" fikrinden uzaklaşıp, birlikte bir ilişki yaşadığınıza yoğunlaşmalılar.)

Zaman zaman sürprizlerden neden hoşlandığınızı anlamasını!

Ev işlerine destek olmasının müşterek hayat çerçevesinde doğal olduğunu anlamasını! (Eşine yardım etmek, kadın için de erkek için de aşağılanmış ya da küçültülmüş hissettirmemeli.Bu hayatı birlikte yaşıyorsanız, ben-sen değil, biz olmalısınız.)

Regl döneminde yaşadığınız sıkıntılı günlerde daha anlayışlı olmasını!

İşteki sorunlarını eve taşımasının ilişkinizi kötü etkilediğini anlamasını! (İş hakkındaki her şey iş yerinde kalmalı beyler! Bütün gün görüşmediğiniz eşinizle geçireceğiniz güzel vakitlerin keyfini çıkarsanıza be anacımm... :))

Aslında beklemememiz gereken ve bir çoğumuzun artık pes ettiğini, beklemediğini söylediği bu davranışları, bütün kadınlar bekler.Biraz farkındalık yaratabildiysem ilişkiler adına, ne mutlu... :)

Aşkla kalın... :))

28 Kasım 2012 Çarşamba

KADINLARIN GİZLİ DİLİ & "ERKEKLER BİZİ ANLAMIYOR" YAZI DİZİSİ-2

"ERKEKLER BİZİ ANLAMIYOR!" Yazı Dizisi  'nin ikinci ve en anlaşılmaz karmaşık konusuyla karşınızdayım; kadınların söyledikleri ve aslında söylemek istedikleri!
Tam olarak çok bilinmeyenli denklemiz maalesef...Hayatımızı bir film şeridi diye adlandırırsak şimdi sizlerle "kamera arkası"na bir yolculuk yapacağız. :)

Kadınların ve erkeklerin aslında tamamen farklı dillerde konuştuklarına dair bir klişe vardır.Özellikle kadınları anlamak ve onların dilini çözmek, erkekler için efsanevi bir sorun gibidir.Erkekler arasında bir genelleme yapmak gerekirse, ilişkinin belli dönemlerinde sıklıkla duyduğumuz bir cümledir; "Anlamıyorum."


Aslına bakarsanız, erkeklere de çok fazla suç bulamıyorum.Genellikle biz kadınlar, söylemek istediklerimizi doğrudan söylemek yerine ima ederek anlatmaya çalışıyoruz.Üstelik imalarımızı da erkeklerin anlamasını bekliyoruz.Ki bu bodoslama düşünce yapısına sahip erkekler için oldukça anlaşılmaz bir durum oluyor, bu bir gerçek.

Kadınların ne söyleyip, aslında ne söylemek istedikleriyle alakalı minik bir kılavuz niteliği taşıyacağını düşündüğüm bir post hazırladım.Bakalım kurduğumuz cümlelerin gizemi neymiş?! :)

"İYİ."
Mutlaka bir tartışmanın sonunu getirmek istiyordur.Sanmayın ki karşısındaki erkeğin haklı olduğunu düşündüğünden pes ediyor.Aslında sadece "Kes sesini artık!" dememek için kibarlık yapıyordur. :)

"BEŞ DAKİKA."
Giyinmeye, hazırlanmaya gittiyse, bu beş dakikayı altıyla çarpıp, saatinizi ona göre ayarlamanızda fayda var.Sakın boşuna sinirlenmeyin, bütün kadınlar zaman kavramı konusunda aşağı yukarı aynıdır.Alternatifiniz yok maalesef, iyi beklemeler. :)

"BİR ŞEY YOK."
İşte en tehlikeli ifadelerden biri!Fırtına öncesi sessizlik demek, daha yerinde olur.Aslında gayet de bir şey vardır, fakat sorunu kendin bul demek istiyordur."Neden direkt olarak sorunu söylemiyor?" diye düşünmeyin sakın.Bence şanslısınız aslında, sorunu kendin bulabilirsin diye zekanıza güveniyor olmalı... :))

"CUMA AKŞAMI NE YAPIYORSUN?"
Bir kadın bir erkeğe özellikle bir gün için ne yapacağını soruyorsa, bu onun, o erkeği planına dahil etme ya da ona öncelik verme isteğinden kaynaklanır.Yani kadının bu soruyu sormasının nedeni, erkeğin hem kendisiyle daha fazla zaman geçirmek konusunda istekli olduğunu görmek, hem de erkeğin planları konusunda kendisiyle daha fazla iletişim halinde olmasını istemesidir.Aslında gayet açık bir soru değil mi... :)

"ARTIK ESKİSİ GİBİ KONUŞMUYORUZ."
Dikkat!Bu yorum ilişkinizin sıkıntıda olduğunu gösterir.Kadın bu cümleyle, eskiden yaptığınız uzun uzadıya sohbetleri, her anı ve durumu ilk olarak birbirinizle paylaşmanızı özlediğini anlatmak istiyordur.Kısacası size, "Konuş benimle.Kendimi sana yakın hissedemiyorum.İlişkimiz konusunda endişeliyim." demek istiyordur.Klasik erkek tepkisi ise, "Eee konuşuyoruz ya!" olacaktır muhtemelen.Ama unutmayın, ilişkinizin özel bir dikkate ihtiyacı olabilir.

Bunlar sadece bir kaç örnek tabii ki...
Beyler size tavsiyem, "Anlamıyorum abi bu kadın milletini!" demektense, biraz ilişkiniz adına çaba sarf edin.Bu sevdiğiniz insanı da sizi de mutluluğa biraz daha yaklaştıracaktır.

Aşkla kalın... :))

23 Kasım 2012 Cuma

TREND ALARMI: "Alfa Kadını" Olmak

"Alfa kadını" terimini ilk duyduğumda, vizyona yeni giren bir film ya da yeni yetme bir yazarın son çıkan kitabı sanmıştım.Meğer hepimiz ucundan kıyısından birer alfa kadınıymışız; haberimiz yokmuş...
Nasıl mı??? 
İnanın bana alfa kadını olmak düşündüğünüz kadar basit bir durum değil-miş.Kuralı kaidesi var-mış bu işin.
Buyurun inceleyelim. :)


Yaptığım araştırmalara göre, alfa kadını modern toplumlarda yaşayan kadınlara verilen isimmiş.Fazlasıyla genelleme yaptığımın farkındayım."Öyleyse hepimiz alfa kadınıyız" diye düşünmekte haklı olabilirsiniz.Fakat bazı ayrıntıları ve farklılıkları varmış alfa kadınının...Öncelikle alfa kadını, zorlu ve çetin bir iş yaşantısına sahip olmalıdır.Yanı sıra ev işleri, çocuk yetiştirme ve sosyal yaşam konularında da dengeyi kurmuş olmalıdır.
Yani kısacası bir çok "günümüz çalışan kadını" için alfa kadını tabirini kullanmak yerinde olur.

Alfa kadını ayağından topuklu ayakkabısını, gözünden marka gözlüğünü eksik etmeyen, kolunda "babyface" kocası olan kadın-mış!!!
Hepsi tamam da öyle koca nerdeee ???? :))))

Alfa kadını olmak öyle kolay değil-miş.Bir takım kurallardan bahsetmek mümkün.İlk ve en önemli kural, yüksek topuklu ayakkabı! Düz ve topuksuz ayakkabıları tercih eden kadınlar, ben sıradan biriyim imajı yaratıyormuş.
İkinci ve önemli kural, mutlaka çok pahalı bir markanın çantasına sahip olmak gerekiyor-muş! Biz öğrenciyiz, o çantaların fiyatı kadar aylık kira ödüyoruz, o nasıl olacak-mış ezikliğine girmek istemezdim ama durum budur. :)
Üçüncüsü ise, yine pahalı ve marka bir cep telefonu elinde, o da yetmeyecek bluetooth kulaklığı takılı, bilmem ne marka gözlüğü gözünde, çekici ve zayıf bir fiziği ile marka kıyafetleri olmasıy-mış!
Tüm bu zırvaları yaptınız diyelim ya da zaten sahipsiniz; yetmiyor-muş!

Bir de "Beta Erkeği" bulmak şart-mış!
Asıl sorun da bu zaten. :) Alfa kadını, sadece bir Beta erkeği ile birlikte olur-muş.Beta erkeğinin özellikleri bakacak olursak da;
Adam bütün gün evde yan gelip yatıyor, sözüm ona evden çalışıyor, kolunun altında bir sörf tahtası, kadın iş yerinde çırpınırken, o Miami sahillerinde keyif çatıyor, altında jean pantolon ve boynunda spor çantası, üzerine yapışan dar tişörtü, yüzünde ise "babyface" dedikleri seksi ama yaramaz çocuk ifadesi olan yaşı genç erkekler...
Yani bir adet bu modelden bulacaksınız ve size "Alfa Kadını" diyecekler.
Aman ne ala!!!

18 Kasım 2012 Pazar

İyi ki doğdum beeennnn :)))

16 Kasım itibariyle elimde bastonum, ağır işiten kulaklarım, buruş buruş cildim, ağarmış saçlarım ve şişe dibi gözlüklerimle yaşlılığın dibine vuracağım günlere bir adım daha yaklaşmış bulunmaktayım. :)
Doğum günlerimde hep sevdiklerimle olmak, bir pastanın etrafına şen kahkahalarla ve gülümseyen gözleriyle dostlarımın toplanması hep içimi kıpır kıpır etmiştir.
Ama bu defa başka...!!!!!!!!
Sanırım üniversite hayatım içinde yaşayıp yaşayabileceğim en büyük mutluluktu; doğum günümde hayatımdaki en değerli dostlarımın benim için toplanması...Tabii ki en baştan başlıyorum doğum günü serüvenime. :)

İlk olarak henüz doğum günüme saatler kala eve geldiğimde, can dostlarım ev arkadaşlarım tarafından hazırlanan minik bir sürprizle başladı her şey... :) 

Odamın kapısında beni karşılayan notların devamında, çeşitli yerlere serpiştirilmiş post-itlerde ve doğum günüm için hazırlanmış takvimde... Her şey o kadar özenle hazırlanmıştı ki, bir duygu selidir koyverdim gitti. :) Ellerine sağlık Emel'im...

Ve işte kutlama zamanı...Edirne'de, benim doğum günüm de anca Leman Kültür'de kutlanırdı zaten. :)))
Tamamen sürprizlerle gelişen doğum günümde yine hep birlikte, bir aradaydık...


Tabii ki bu kadar değiliz...Unuttunuz mu, "hep bir aradayız" demiştim! :) Ve inanılmaz eğlenceli bir doğum günüydü. :)

İşte hem abi, hem kardeş, hem de en sevdiklerim...

Her zaman hayatımda şen bir kahkaha olarak kalacak, en değerlilerim...



Vakit geçirmekten hoşlandığınız çizgi film karakteri gibidir arkadaşlarınız...En sevdiğiniz masal, en çok güldüğünüz fıkra, en güzel dakikaları geçirdiğiniz ortaklarınızdır.Derdiniz olduğunda yanıbaşınızda, mutluluklarınız da ise şen kahkahalardır.
Üniversite yıllarımda bulduğum, ellerimden hiç bir zaman kayıp gitmeyeceğine inandığım en değerli insanlar...
İyi ki varsınız.

 İyi ki doğdum ben ve iyi ki bir aradayız.Hepinizi çok seviyorum, teker teker çok teşekkür ediyorum; düşündüğünüz için, değer verdiğiniz ve dostluğunuz için...

Benimle kalın... :)))

15 Kasım 2012 Perşembe

"Biz Nasıl Seviyoruz?" & Bir Erkeğin Penceresinden

Birkaç gün önce takipçilerimden biri bana çok güzel bir mail yollamış.Mailinde bir erkek olarak ilişkilere bakış açısını, ilişkide sevgi adı altında düştüğümüz yanlışları, sadece sevgilinizle olan ilişkinizde değil anne-baba-çocuk ve arkadaşlık ilişkileri dahil olmak üzere çok güzel bir şekilde yorumlamış.
Ben de sizlerle bu güzel yazıyı paylaşmak ve bloğum aracılığıyla takipçime teşekkürlerimi sunmak istedim.

Biz  Nasıl  Seviyoruz ?
“Hayatınızda biri varsa onu özgürce sevin, köleleştirmeyin. Eğer karşımdaki insanı kendi doğrum için değiştireceksem beni sevdiği için değişecektir, ben de öyle. Çünkü onu seviyorum, ama ben onun esiri olmamalıyım. Karşımdakini o olduğu için her şeyi ile kabullenip sevmeliyim.”
“Bu dönemde kimse sizin yakışıklılığınıza, evinize, arabanıza bakmıyor. Sizin yarattığınız enerjiye ve ağzınızdan çıkan bilgi dolu sözlere bakıyorlar. Eskidendi boş insanlar. Şimdi sevgi dolu insanların zamanı, şimdi uyanma zamanı, birbirinizi özgürce sevin, özgür bırakın zaten yanınızdadır.” 
Evet, ilginç bir konu; biz nasıl seviyoruz?!
Biz nasıl seviyoruz insanları, bir düşünün bakalım, gelin ilişkilerinize.
Karı koca ilişkileri; anne baba –çocuk ilişkileri; arkadaş ilişkileri; sevgili ilişkileri.


Nasıl seviyoruz?
Eskiden ben sırılsıklam aşık olurdum, severdim, çok severdim ve o kişiyi hayatımda köleleştirirdim. Yani o benim kız arkadaşım! Hiçbir yere gidemez, benim dışımda bir hareket yapamaz, benim bilgim olmadan hiçbir şey yapamaz, edemez, konuşamaz.



Bugüne kadar yüzlerce binlerce kişiyle yaptığım görüşmelerde hep şunu gördüm: “Ama ben onu çok sevdim!”
Tamam güzel ama, biz öyle bir seviyoruz ki karşımızdaki insanı köleleştiriyoruz kendimize. Karşımızdaki insanı kendi çizdiğimiz sınırlar içine alıyoruz ve ona özgürlük alanı vermiyoruz.
Ben eskiden kıskançtım, paylaşmazdım. Ben onu seviyorum ve eğer seviyorsam benimdir. Ne haddine onun başkalarıyla yemeğe gitmesi, sohbet etmesi. ‘Ondan ben sorumluyum, ben erkek adamım’ deyip karşımdaki kişinin özgürlük alanını kısıtlıyordum. ‘Yapamazsın, edemezsin, gidemezsin.’
Daha sonra binlerce insanla görüşünce (ve bunların çoğu kadındı), bana söyledikleri şuydu:
“Bülent bey, kocam çok kıskanç, bana nefes aldırmıyor. Hiçbir aktivitem yok. Eve kapandım. Ben zaten kocamı seviyorum, ona sadığım. Ben zaten onun hayatındayım. Ama beni öyle sıkıyor ki hareket edemiyorum. O zaman da hayatımdaki insan bana batmaya başlıyor. Çünkü sen beni köleleştiriyorsun, sen beni bastırıyorsun, sen beni kıskançlıklarınla rencide ediyorsun.”
Evet ben bu konuda oturup düşündükten sonra kadınların haklı olduğunu anladım. Eğer benim hayatımda birisi varsa, ben ona güvenmeliyim. Eğer bir şey varsa, o zaten benim hayatımdan gidecek. Evren artık frekansları öyle ince ayarlıyor ki sana yanlış yapan biri zaten hayatından gidiyor. Senin hayatında duramıyor.
Özgür bırakın.  Özgür bırakmak demek, “Bana ne?” demek değildir. Yine sevdiğinizi söyleyin, yine merak edin ama sıkmayın. Biz karşı tarafı sıktıkça, onun sınırlarını çizdikçe, karşı taraf da bizim sınırlarımızı çizer. Birbirinizi daha özgür sevin. Daha anlayışlı ve sevgi dolu sevin.
Ben şunu söylüyorum, “Eğer hayatımda biri varsa ben onu özgürce sevebilmeliyim.” Zaten güveniyorum, gittiği yerde yanlış yapmadığını biliyorum.
Biz kıskançlıklarla birbirimizi boğuyoruz, eziyoruz. Küçük kapalı bir kafese kapatıyoruz. Açın kafesin kapaklarını, benim hayatımdaki kişi bir kuş gibi özgür olsun, özgürce uçsun. Zaten gelip konacağı yer benim dalımdır. Benim konacağım dal hayat arkadaşımın dalıdır.

Artık bu dönemde 2010 ve sonrasında de kişilerin birbirlerini yeniden sevmeleri, yine aşık olmaları gerekecek. Fakat eski usül kıskançlık ve güvensizliklerle entrikalarla birbirlerini hapsetmeleri değil.
Hayatınızda biri varsa onu özgürce sevin, köleleştirmeyin. Eğer karşımdaki insanı kendi doğrum için değiştireceksem beni sevdiği için değişecektir, ben de öyle. Çünkü onu seviyorum, ama ben onun esiri olmamalıyım. Karşımdakini o olduğu için her şeyi ile kabullenip sevmeliyim.

Niye bir araya geliyoruz? Eşleşmek için, birbirimize farkındalıklar yaratmak için. Birbirinizi değiştirmekten vazgeçin. Birlikte anlayış içinde olalım, kimseyi değiştirmeye çalışmayalım. Karşımızdakini eleştirip değiştirmeye çalışıp da kendimizi doğru görmekten vazgeçelim. Herkes kendisine göre doğrudur. O kişiyi hayatında tutuyorsan onu olduğu gibi kabullen. Değiştirmeden özgür bırak zaten seviyorsa senindir.
Kıskançlık nedir biliyor musunuz? Çünkü ben de yaşadım. Kendine güvensizlik ve yetersizlik korkusu. Kendimi yeterli görmüyor, kendime güvenmiyordum. Başka bir erkeğin onu benden alacağını düşünüyordum.
Ben yeterli ve güçlü bir erkeğim, şimdi buna inanıyorum. Ben bilinçaltımı buna programladım. Kıskançsanız kendinizi değerli görmüyorsunuz, bir başka insandan daha aşağıda görüyorsunuz. Hepimiz eşitiz. Bedenimiz ikinci planda, birinci planda yarattığımız enerjidir. Bu dönemde kimse sizin yakışıklılığınıza, evinize, arabanıza bakmıyor. Sizin yarattığınız enerjiye ve ağzınızdan çıkan bilgi dolu sözlere bakıyorlar. Eskidendi boş insanlar. Şimdi sevgi dolu insanların zamanı, şimdi uyanma zamanı, birbirinizi özgürce sevin, özgür bırakın zaten yanınızdadır.
Sevgi ve Işıkla

Sevgili takipçim "mutlu1insan"a benimle paylaştığı bu güzel yazısı için çok teşekkür ediyorum.
Peki ya siz nasıl seviyorsunuz???

Aşkla kalın... :)

12 Kasım 2012 Pazartesi

5 Soruyla "İlk Buluşmanızı" Taçlandırın

Bu gün nedense en başa dönüp, "ilk buluşmaları" konu almak istedim.Sanırım dün akşam yakın bir arkadaşımdan aldığım bir telefondan etkilendim, yeni sevgili girişimleri ve kızların ilk buluşma sonrası klasik değerlendirmeleri... :)
Çok mutlu olmamın yanı sıra bir de katkım olsun diye düşünerek bu postu hazırlamaya karar verdim.

İlk buluşmada erkeklere sormanız gereken 5 hayati soru ne olabilir???Acaba size uygun biri mi?Görüşmeye devam etmeye değer mi?Ya da ilk buluşmada neler konuşulur, nelerden bahsederek onu daha iyi tanıyabilirsiniz?
İşte öneriler...

Ne tür filmlerden hoşlanırsın?
Filmlerin kişiler üzerinde oldukça etki bıraktığı bir gerçek.Kimi filmler ilham verirken, kimisi de geçmişe götürüp derin izler bırakabilir.Bu soruya verdiği cevapla ilgi alanlarını öğrenmiş olursunuz.Aynı zamanda da geçmişle bağlantılı olup olmadığını, duygusal mı yoksa aksiyon tutkunu mu... gibi bir çok sorunuz da cevabını bulmuş olur.

Kitap okur musun?
Bir çok erkeğin sıkıcı bulduğu bir aktivitedir, kabul etmek lazım.Fakat bir o kadar da kitap okuyan erkeğin olduğunu rastlıyoruz.Verdiği cevaplarla ve kitap isimleriyle, duygu ve düşüncelerinin altında yatan kaynağa ulaşmış olursunuz.İç dünyasını da az çok keşfetmenize yardımcı olacaktır.

Mesleğinden bahseder misin?
Biz kadınlar için en can alıcı nokta budur sanırım.Bir kişinin mesleği, onun ilgi alanlarının ve yaşam standartının  yansımasıdır.Bu soruya verdiği cevapla hayata bakışını, geleceğe dair planlarını ya da hırslarını öğrenmiş olursunuz.Bir bakıma ilişkinizin gidişatı konusunda daha ilk günden fikir sahibi olmanıza yardımcı olabilecek bir soru bence.

Ne tür müzik seversin?
Çoğu zaman ruh halimize uygun, o anki modumuzu yansıtan müzikler dinlemeyi tercih ederiz.Bir bakıma müzik, duyguların dışa vurumu konusunda da yardımcıdır.Bu soruya vereceği cevapla ruh halini çok daha net anlamış olacaksınız.



Evcil hayvanları sever misin?
Kimisi kedilerden hoşlanır, kimisi köpeklerden, kimisi balıktan, kimisi de kuştan börtü böcekten.Ama hayvan sevgisinin kişideki şefkat duygusuyla alakalı bir durum olduğunu düşünürsek, bu soruyla ne kadar şefkatli bir erkek arkadaşınız olduğu konusunda fikir sahibi olabilirsiniz.




Basit ve gündelik sorular gibi görünse de, yıllardır ilişkilerini sürdürüp de birbirinden bihaber kişiler olduğunu görebiliyoruz.Bu nedenle sizlere ve canım arkadaşıma tavsiyem, iletişim kurmadan sorgulamadan bir insanı tanımak neredeyse imkansızdır; ilişkinizde soru işaretlerine yer vermeyin!

Aşkla kalın... :)

6 Kasım 2012 Salı

"Seni hiç terk etmeyeceğimi söylesem, beni sevebilir misin?"

 Çevremdeki bir çok arkadaşımın salya sümük ağladığını söylediği, beğenerek izlediklerinden bahsettiği, başrollerini Özcan Deniz ve Fayriye Evcen'in paylaştığı, bir uyarlama senaryo olmasıyla da ses getiren, yoğun ilgi gören "Evim Sensin" filmini izlemeye gittim.

Film için yorum yapmak gerekirse, ilk kısımda şaşılacak derecede güldüğümü söyleyebilirim.Sanırım kendimi biraz fazla ağlamaya şartlayarak gittim filme. :) 2. kısımda ise dram ve aşk son demlerine kadar hissediliyordu.Öyle ki sinema salonunda arka sıralarda duygu seli yaşayan bir kız utanmasa çığlık çığlığa ağlayacaktı.

Film için söylenenlere baktığımda, bir Güney Kore filminden uyarlandığına rastladım.Filmin ilk kısmında bunu anbean hissedebiliyorsunuz.Özcan Deniz'in müzik eşliğinde inşaatta catwalk şeklinde yürüyüşünden tutunda, filmin ağır çekimde ilerleyişine kadar bir uyarlama olduğunu anlamak mümkün. :)) Ve film boyunca tek takıldığım Fayriye Evcen'in kanadına basılmış kuş kıvamında ciyaklayarak gülmesiydi tabii ki. :))


"Evim Sensin"...
Sevmeye ve sevilmeye değer birine söylenecek en güzel sözlerden biri sanırım.Yani nerede, ne durumda, nasıl  olduğumuzun önemi yok, sen yanımda ol yeter şeklinde...
Genel anlamda başarılı bulduğumu, yaşanan trajik olayı hissettirmeyi başardığını söyleyebilirim.Filmde geçen şarkınında (Sen yarim idun) gayet başarılı olduğunu eklemek istiyorum.Kısaca hem güldürüp hem ağlattı hem de biraz saçmalattı diyelim. :)

Peki ya sizin eviniz kim???

Aşkla kalın.. :)

3 Kasım 2012 Cumartesi

"Sırf zevk için şuan senden ayrılabilirim! "

Ahh erkek milleti! 
Bazen öyle çileden çıkartıyorlar ki, tahammül sınırlarınızı ciddi biçimde zorluyorlar.Sabır taşı olsanız bile çatlarsınız yani, öyle bir durum...
Farklı cinsiyetler, farklı düşünce yapıları, farklı bakış açıları, farklı farklı farklı...Hepsine tamam ama, aşık olurken mutluluk kelebeği kıvamında gezinirken bu farklılıklara ne oluyor?!

İşte bir erkeğin söylerken gayet rahatlıkla ve yayık yayık söylediği, fakat kadınların çileden çıktığı cümleler...



"Bütün kadınlar aynı!"
Genelde tatsız durumlarda kullandıkları bu cümle ile sizi diğerlerinden farksızlaştırıyorlar, akılları sıra...Bir çoğumuz aynı durumlara aynı tepkileri verebiliriz, tıpkı erkekler gibi.Bu cümleyi dile getirirken bunu düşünüyorlar mı acaba?!

"Elinin hamuruyla erkek işine karışma!"
Hiçbir kadın inşaatta kum karmaya, taşınırken koltuk taşımaya ya da patlamış bir egzozu değiştirmeye kalkışmaz sanıyorum. :) Öyleyse gücünüzle yaptığınız işler dışında bu kadar da kendinize güvenmemelisiniz beyler...



"Kim soktu bunları senin kafana!"
"Kadın" denen varlığın ne kadar komplike ve ayrıntılı düşündüğünün farkına varamayan erkekler tarafından kullanılan fix bir cümle... :) Genelde haksızlıklarını kabul etmeyip "nereden çıkarıyorsun canım" tribaline bağladıkları anda dile getirirler ve sonuç olarak, yine haksız çıkarlar. :)

"Sen kadınsın, otur oturduğun yerde!"
İnsanın böyle bir durumda ya "eee..?" deyip mantıklı bir açıklama bekleyesi geliyor, ya da osmanlı usulü yollara başvurası gelio sanırım.Kadın-erkek fark etmeksizin çalışılabileceğini, kendini koruyabileceğini, kendine bakabileceğini, ihtiyaçlarını karşılayabileceğini vs vs anlamalı çiftler, karşılıklı olarak...Fakat artık eskidendi o ataerkil anlayış, "evinin kadını, çocuklarının anası olacaksın" zihniyeti.Uyanın beyler!!!

"Kilo almışsın!"
Bir ilişkide bomba etkisi yaratacak, erkekler açısından hayati tehlikesi olan ve bir kadının içindeki canavarla tanışma fırsatı bulabileceğiniz nadir cümlelerden biri daha... :) Yahu beyler, derdiniz nedir yani! Açıklama olarak da "ben seni her halinle seviyorum" derler, fakat 2-3 kilo almaya görün.Saçınızda yaptığınız radikal değişimleri fark etmeyen erkek bünyesi, aldığınız bir kaç kiloyu anında analiz edip size diyet listesi bile hazırlayabilme potansiyeline sahip maalesef.

"Bakarız!"
En sık kullanılan "kaçış" cümlesi olmakla birlikte, erkeklerin ne kadar da saf düşünebildiklerini anlamak o kadar da zor değil.Siz bu şekilde başınızdan savarak konunun kapandığını mı sanıyorsunuz, kadın denen ayrıntı denizi varlığın konuyu unutacağını mı düşünüyorsunuz?! Çok yazık ki, unutmuyoruz beyler ve ne kadar bakarsanız bakın biz hep baktığınız noktadayız. :)

Ve işte sırf bu cümleler yüzünden, zevk için sizden ayrılma düşüncesine kapılan kadınlara hak verin lütfen!

Örnekler tabii ki çoğaltılabilir, fakat erkeklere fazla da yüklenmek elden gelmiyor maalesef. :)
Sizlerin de erkek arkadaşınızda ya da eşinizde böyle tabulaşmış ve sizi çileden çıkaran cümlelere rastlarsanız, bizimle paylaşın.Kim bilir, belki de minicik de olsa bir farkındalık yaratıp ne kadar sinir bozucu olduklarını fark etmelerini sağlayabiliriz. ;)

Aşkla kalın... :)

26 Ekim 2012 Cuma

Türlü Türlü Halleriyle "Seni Seviyorum"

Sevdiğiniz insana duygularınızı göstermek isterken, genellikle "Seni Seviyorum." klişesine başvurursunuz.Fakat öyle zamanlar vardır ki, bu sihirli cümle yetmez ya da hareketlerinize yeterince yansımadığını düşündürürsünüz.
Peki bu klişeden sıyrılıp, daha fazlasını nasıl yapabiliriz ya da hissettirebiliriz?

Küçük bir araştırmayla partnerimizi hangi hareketlerimizle mutlu ettiğimizi ve sevdiğimizi hissettirdiğimizin bir listesini hazırladım.
"Seni Seviyorum" demenin türlü türlü halleri işte... :)

İlk ve en önemli kural, sevdiğiniz insanla en iyi arkadaş olabilmeniz... Birbirinizin neleri sevip, nelerden hoşlanmadığını, hangi durumlardan sıkıntı duyduğunuzu ve nelerin sizi mutlu ettiğini çok iyi biliyor olmalısınız.

Zaman kavramı görecelidir çiftler arasında; fakat bir önemli konu da birbirinize ne kadar zaman ayırdığınızdır.Çalışma saatlerinizin, aile/sosyal yaşamlarınıza ayırdığınız vakitlerin dışında haftada en az 1 gün tamamen sizin olmalı.O'nunla geçirdiğiniz zamanların tadını doyasıya çıkarmalısınız.

Zaman zaman moraliniz bozuk olabilir ya da sebepsiz yere canınız sıkkın olabilir.Bu gibi durumlarda birbirinize iyi hissettirecek şeyler söyleme fırsatlarını iyi değerlendirmelisiniz.Partnerinize yaptığı bir yemeğin ya da herhangi bir hareketin hoşunuza gittiğini hissettirmeli; takdir ettiğinizi dile getirmekten çekinmemelisiniz.

İlişkilerin temelinde yatan en önemli etkenlerden biri de, iletişim...Her fırsatta birbirinize yönelmelisiniz."Bugün neler yapacaksın?", "Günün nasıl geçti?", "Neden öyle söyledin?" gibi sorularla bir sohbet ortamı yaratabilirsiniz.İletişim anlamında sağlam temellere oturtulmuş bir ilişkide, birbirini ilgiyle dinleyen çiftler arasında sorun yaşanma olasılığı oldukça azdır.



İlişkilerde güven duygusu, olmazsa olmazlardan hiç kuşkusuz! Kendinizi güvende hissettiğiniz sürece birbirinize karşı farklı görüşlerinizi ya da tercihlerinizi belirtmekten kaçınmayın. Tartışmalar illa ki olacaktır; fakat tansiyon ne kadar yükselirse yükselsin, kendinizi güvende hissetmeye devam edeceksiniz.

Düşüncelerinize ya da tavsiyelerinize karşılıklı olarak değer vermek, sizi de sevdiğiniz insanı da en mutlu edecek durumlardandır.Çok fazla zorlanmadan, komplex düşünceler içine girmeden "haklı olabilir mi acaba?" diye düşünmek ve karşınızdakine "haklısın" diyebilmek, değer verdiğinizin en büyük kanıtıdır.

Hafta boyunca yoğun iş temposuna, ağır bir ders programına ya da ulaşım anlamında mesafelere sahip olabilirsiniz.Fakat bunlar haftada en az bir öğün yemeği birlikte yemenize, haftanın en az 1 gününü partnerinizin sevdiği bir etkinliğe ayırmanıza engel olmamalı! Elinizden geldiğinde planınızı programınızı ayarlamalı, her hafta olmasa da belli aralıklarla partnerinizi şımartmalısınız.



İlişkilerde birbirinizi daha iyi tanımanın ve mutlu etmek-olmak için çabalamanın temel yoludur; birbirinizin çocukluktan bu yana kurduğu hayallerini, yakın ya da uzak geleceğe dair beklentilerini bilmek... Bu sayede belki de küçük dokunuşlarla partnerinize hayalini kurduğu bir geleceği sunmanız daha kolay olabilir.

"Ben" ve "Sen"den sıyrılıp, "Biz" olmak...İlişkinizde kendi ortak ritüelleriniz, gelenekleriniz, "bizde böyle..."leriniz olmalı! "Biz" olmaya dair yaşanmışlıklarınız, anılarınız sizi birbirinize kenetler.




Kısacası illa da iki kelimeyle duygularınızı ifade etmek zorunda değilsiniz.Sizi siz yapan değerlerinize ve kendinize gösterdiğiniz özenin birbirinize yansımasına dikkat etmelisiniz.Böylece "mutlu bir çift" olmanız da hayal olmayacaktır. :)

Aşkla kalın... :)

21 Ekim 2012 Pazar

Çekiciliği Burcunda Gizli & Erkeklerde Burçların Çekiciliği

Erkek arkadaşınızın ya da eşinizin burcu hakkında illa ki biraz da olsa bilginiz vardır.Hatta kimimiz gazeteleri karıştırırken astroloji köşelerinde, kendi burcumuzdan önce o'nun burcunu okuruz. :)
Gezegenler gezer, Merkür gelir, Venüs gider, Mars yaklaşır, negatif enerjiler kıpraşır aramızda...
Peki burcunun özelliklerinden dolayı erkeklerin bize daha çekici geldiğini biliyor muydunuz?!

İşte burçlarına göre erkeklerin çekici özellikleri...

KOÇ BURCU ERKEĞİ
Yeni fikirlere açık ve uygulama konusunda başarısı
Her türlü ortam içerisindeki liderliğini sergileyebilmesi
Güçlü adaleleri, yıllarca genç kalmayı başarabilmesi
Benzersiz egosu ve kendine olan müthiş güveni
Eğer keşfedilecek bir zirve varsa oraya varana kadar pes etmemesi,
Seks konusundaki üstün performansı
İsteklerini ne yapıp edip kabul ettirmeyi bilmesi
Afacanlıkları
Genç bir ruha sahip olması, hiç yaşlanmaması
Gücünü en gerekli yerde kullanmayı bilmesi
Yakayı ele vermemesi, maço tavırları
Herkesten daha çabuk ipi göğüslemesi
Hiçbir şeyden korkmaması
Rekabeti sevmesi
İkna kabiliyeti
Sınırları zorlamayı bilmesi
Kendine özel fikirleri oluşu ve bunları ateşli bir şekilde uygulaması

BOĞA BURCU ERKEĞİ
Güven, huzur, sadakat arayan kadınlar için ilaç gibidir.
Etkileyici ses tonu
Yatıştırmayı bilmesi
Kaliteli ve seçkin yaşamayı bilmesi
Ne istediğini bilmesi ve ona göre planlar yapması, bunları uygulaması
Yoluna engeller çıksa da yılmayışı
Zevklerine düşkünlüğü, kadınını sahiplenmesi
Kolay kolay sinirlenmeyişi
Sevdiği kadına lüks ve oldukça değerli hediyeler sunması
Romantikliği
Yükselme hırsı
Fiziksel yönden güçlü bir erkek oluşu
Huzursuzluk çıkarmaması
Yapıcılığı ve kararlılığı

İKİZLER BURCU ERKEĞİ
Populeritesi, etrafının sürekli dolu oluşu
Kaliteli zevk anlayışı
Esprileri, neşeli hali, gelgitleri
Komplimanları
Hareketliliği (Bu erkeğin hızına yetişmek oldukça zor)
Heyecan verici, zeki oluşu
Parfüm seçiminde, müzik, yolculuk, iletişim konusundaki üstünlüğü
Onun hakkında tam ve kesin bir kanıya varamamak(sıradışı tavırları)
Asla çözemeyeceğiniz bir bilmece oluşu(bu kimilerine göre onu çekici kılabilir)
KendiKadınice gizlemesi kimi zaman da hiç susmadan kendini anlatması
Yıllar geçse de aynı çekiciliği korumayı bilmesi
Gülümsemesi
Sık boğaz etmekten hoşlanmayışı(Kadının onu kesinlikle aldatmayacağını düşünür)
Serüven meraklılığı
Tatlı huysuzları, minik şımarıklıkları

YENGEÇ BURCU ERKEĞİ
Duygusallığı, masum ifadesi, becerikliliği
İçinden geldiği gibi hareket etmesi
Komik şaşkınlıkları
Kötü bir niyet taşımaması
Nezaketi
Bildiklerini sizinle paylaşmaktan zevk alışı
Kültürlü oluşu
Sevdiği kadına karşı olan bonkörlüğü(normalde tutumludur)
Romantik bir aşık oluşu
Hayalleri
Sekste romantik, duygulu, koruyucu oluşu
Verdiklerine karşılık çok az şey istemesi
Sadık oluşu
Aidiyet duygusunun yüksekliği
Ailenize önem vermesi
Size maddi ve manevi anlamda bereket, şans getirmesi
**Ek olarak da; malum yengeç burcunun ingilizcesi "Cancer", bundan dolayı mıdır bilinmez ama çoğu zaman öyle anlar yaşarsınız ki...Şunu söyleyebilirim, "adamı kanser ederler!" :) **

ASLAN BURCU ERKEĞİ
Kendine has karizması, gücü ve cömertliği
Her zaman sahnede olmasını sağlayan güçlü donanımı
Koruyuculuğu, asil ruhu, kaliteden ödün vermeyişi
Sizi ruhunuzla, vücudunuzla, aklınızla kavrayışı
Gösterişli yapısı
İstediği bir şeyi mutlaka elde etmeyi bilmesi
Cana yakınlığı
İlkelerinden asla taviz vermemesi
Güçlü cinselliği
Liderlik gücü
Yaratıcılığı
Saygınlığı
Açık sözlülüğü, sıcaklığı, boyun eğmezliği
Onu elde etmenin zorluğu, bitti dedikten sonra kesinlikle geri dönmeyişi

BAŞAK BURCU ERKEĞİ
Hayatında duygusallığa kesinlikle izin vermeyişi. Bu bazı kadınlara çekici gelebilir.
Çalışma aşkıyla dolu, yani kariyer sahibi oluşu
Titizlikleri, kaliteye önem vermeleri, seçkin giyim zevki
Bir kadını kendine aşık etmek isterse bunu mutlaka başarması
Keskin zekası
Müthiş analiz gücü
Seçiciliği
Yeme, giyim kuşam, sağlık ve çalışma gibi olguları fazlasıyla önemsemesi
Dürüst ve samimi oluşu
Aklının başından zor alınması
Gayet özel bir insan olması
Aşık olduğunda karşılıksız olsa dahi yıllarca aynı kadını sevmesi
Kuvvetli ve dayanıklı oluşu
Kıskanç olmayışı
Kusursuz hafızası. Size ait hiçbir şeyi unutmaz.
Disiplini ve bilgili oluşu

TERAZİ BURCU ERKEĞİ
Her şeyi mantığına uydurma çabası
Yakışıklılığı, girdiği her ortamda dikkat çekiciliği
Kaliteli yaşamdan hoşlanışı
Giyim ve marka merakı
Sosyal hayattaki gücü ve popüleritesi
Çoğu kadının başını döndürmeyi bilmesi
Nezaketi, adil bakış açısı(kendiyle alakalı konularda)
Gülümsemesi
Karşısındakini kendisine inandırmaktaki ustalığı
Romantik oluşu
Kendi içindeki çelişkileri (Bazı kadınlardan bundan hoşlanabilir)
Kendine has esprileri
Fiziksel olarak duyarlılığı, cinsel çekiciliği
Sohbet etmekten zevk alışı( sorunlardan söz etmediğiniz sürece dinleyecektir)
Gezmekten, eğlenmekten zevk alışı
Özgür yapısı, denetlenmekten hoşlanmayışı

AKREP BURCU ERKEĞİ
İhtirası, aşırı tutkuları, vazgeçmeyi bilmeyişi
Duygusal aşırılıkları
Yönetim sevdası
Cinsellikteki gücü ve dayanılmaz çekiciliği
Kolayca kandığınız blöfleri
Etkileyici gözleri(hiçbir erkek onun kadar delici bakamaz)
Onun hakkında asla tam olarak bilgi sahibi olamazsınız(İşte bu bir kadını çılgına çevirebilir)
Gizli saklı işleri (bu bazı kadınları deli eder ancak akrep erkeği baş döndürücüdür, susarsınız)
Kendine has kontrollü yapısı, taviz vermeyişi
Kolay kolay ele geçirilmeyişi
Yenilmeyişi, inadı ve muhteşem iradesi
Duygularını belli etmeyişi
Erotik zevklere aşırı düşkünlüğü
Kendi isteklerini elde etmeyi bilmesi
Başkalarının kendisi için ne düşündüklerini umursamayışı(bu hali bir çok kadını sinir edebilir)

YAY BURCU ERKEĞİ
Garip çocuksu tuhaf halleri
Çılgınca neşesi
Maceracı yapısı, eğlenceyi sevmesi, keşif yeteneği
İyimserliği
Saflığı ve tertemiz yüreği
Herkese güvenmesi, çabuk aşık olması, sosyalliği
Hayal gücü
Dürüstlüğü (her şeyini hiç düşünmeden paylaşabilmesi
Cömertliği (cebinde yüz lira olsun hiç düşünmez hepsini size verir)
Düşünmeden konuşmasErkekmi zaman kırdığı sevimli potlar
Ona kızmanın asla mümkün olmayışı, bir şekilde gönül almayı bilmesi
Negatif konuşmalar yapmaması, daima pozitifliği
Erkek arkadaşlarından çok sevgilisine zaman ayırması
Yenilikçi bakış açısı, ortamı germekten hoşlanmayışı

OĞLAK BURCU ERKEĞİ
Ciddiyeti, sağlamlığı, güvenilir ve sırdaş oluşu
Başarılı kariyeri, kendi ayakları üzerinde duruşu
Yalnızlık sınırları içine kolay kolay kimseyi almayışı
Sadakati
Doğruculuğu, dürüstlüğü, yaşından olgun tavırları
Gizli espri gücü
Aklı başında biri oluşu
Mutlaka hayatınızda bir daha asla unutamayacağınız kadar yer edinmeyi başarması
Geleneksel görüntüsünün ardındaki müthiş erotizm duygusu
Karizması, saygınlık uyandırabilmesi, girdiği ortamlarda ilgiyi üzerine çekebilmesi
Her daim genç kalmayı bilmesi
Seçkin zevkleri, kaliteden hoşlanması, kendine has stili
İlişki bittiğinde asla geri dönmeyişi ve bir ömür boyu özlenmesi


KOVA BURCU ERKEĞİ
Duygularını belli etmeyişi
Sıradışı fikirleri, dost canlısı oluşu, kendine has havası
Sosyal liderliği, Kendine özgü ahlak yapısı
Sakin kayıtsız görünümüne karşılık duyarlı yapısı
Yenilikçi düşünce yapısı
Kendine has kuralları, boyun eğmeyişi
Nezaketi
Titizliği ve bu yüzden her kadınla olmayışı
Kıskançlık nedir bilmeyişi
Tam elde ettim diye düşünürken birdenbire çekip gidebilmesi
Kimseyle kıyaslanmayacak kadar özel oluşu
Müthiş sezgi gücü (ne düşündüğünüzü neler yapabileceğinizi anlar ancak belli etmez)
Denetlenemez oluşu
Seks konusunda umursamazlığı





BALIK BURCU ERKEĞİ
Rahat tavırları
İflah olmaz romantizmi
Hayalleri
Önyargılı olmayışı
Anlayışlı oluşu sizi üzmekten kaçınması
Kendine has dünyası (Çoğu zaman bu dünyada yalnız kalmak ister)
Onu tanımanın bir ömür boyunca imkansızlığı (Kendini kolay kolay ele vermez)
Şair ruhu, duygularını kimi zaman yazıya dökerek size ifade edebilmesi
Sempatikliği, buğulu bakan gözleri, masumiyeti
Cinsellikte sınır tanımayışı, gizli erotik zevklere olan meyli
Bir görünüp sonra birden kayboluşu.(Tam bitti derken birden ortaya çıkıp gönlünüzü alması)
Kimsenin aklına bile gelmeyecek güzellikleri yaşatabilmesi
Farklı alışkanlıkları ve bağımlılıkları