28 Temmuz 2012 Cumartesi

Aşk Geliyorum Demez ! :)

Ne kadar dalgın olursanız olun, çevrenizdeki gerçekten uyumlu ve huzurlu çiftleri illa ki fark edersiniz.Hani etrafta el ele dolaşırken gördüğünüz, her konuda birbirlerine gülümseyerek yanıtlar veren, mütemadiyen mutlu görünen, birbirlerine her anlamda yakıştırabileceğiniz sevimli aşk pıtırcıklarından bahsediyorum... :)))

Aşkın ve ilişkilerinde temelinde yatan huzurun ana maddesi, hiç kuşkusuz uyum...Gün gelip de karşınıza gerçekten uyumlu olabileceğiniz birinin çıkacağı umudunu kaybetmediyseniz, ne mutlu size... Çünkü bu gerçekten de imkansız değil !





Kader ağlarını örüyor örüyor ve insanları bir araya getiriyor, hiç ummadığınız ya da düşleyemediğiniz güzellikleriyle...Aklınıza bile gelmeyecek bir durumdayken öyle biri çıkıyor ki karşınıza, sanırım uçaklar kıskanıyordur havalanış hızınızı. :))







Uyumlu bir ilişki yaşamak, emektir bir yerde...İnanç ister en sonsuzundan, beraber hareket etmek ister en yapışkanından ve düşünmek - düşünülmek ister zaman mekan dinlemeksizin...

Taa ilk gördüğün andan itibaren bütün yaşanmışlıkların izini koruduğun sürece beslenir birliktelikler.
"Seni seviyorum" klişeliğini redderek ve bıkmadan usanmadan söyleyerek gelir aşk...

"Aşık olmayana aşk, kuru bir kelimeden ibaret.Yarı palavra, yarı safsata.Aşık olmayan bunu anlayamaz, olansa anlatamaz.Öyleyse nasıl söze dökülebilir aşk, kelimelerin hükmünü yitirdiği yerde?" demiş Elif Şafak...

Anlatılmıyor, kelimelere dökülemiyor ama hissettiklerinizin coşkusu gayette yeterli oluyor.Onda kendi yansımanızı görüp, onunlayken kendinizi daha bir sevmektir belki de...Aşk, aslında çok yakın; yeter ki doğru yere bir bakın. ;)

Öyleyse ıskalamayın, ertelemeyin ve özen gösterin...Belki de kapınızdadır hiç beklenmedik bir anda; çünkü aşk geliyorum demez, gelir !!!

Aşkla kalın... :)

26 Temmuz 2012 Perşembe

AŞKIN VÜCUT DİLİNE 3 İŞARET !

Seni seviyorumlar, ölüyorumlar, hoşlanıyorumlar, bitiyorumlar, aşkından tutuştumlar falan filan...Sevdiğiniz kişinin size söylediği sevgi dolu sözler size yeterli gelmiyorsa ya da inandırıcılığı konusunda şüphe ediyorsanız, size bir önerim var.
Vücut diline odaklanın! Çünkü bazen hareketler ve tavırlar, sözlerden daha inandırıcı ve açıklayıcı olabilir.

Sevgilinizin sevgi sözleri size yetersiz geldiğinde "Bana beni sevdiğini söyle" demek, genelde kadınlar için ilişkiyi daha bir kaosa sürükler.Herkes sevildiğini bilmek ister ve bunu duymak hoşuna gider.Fakat kadın dediğimiz varlık öyle ki, hem sevgi sözlerini daha fazla kullanması için erkeklere baskı kurar; hem de "Benim zorumla söylüyorsun." diye problem yaratabilir.Hem cinslerimi tanıyorum, yalana dolana gerek yok... :))

İşte aşkın vücut dilini çözmeniz için 3 önemli işaret...



1. İşaret : Başını eğerek bakmak...
Karşınızdaki erkeğin size duyduğu aşkın bitip bitmediğini ya da ne kadar yoğun hissettiğini anlamanız için en net işarettir.Başını sağ ya da sol yana yatırarak bakması, size olan hayranlığını gösterir.Kabul ediyorum, bu biraz muzip bir bakış...Fakat yanlış bir şey düşünmenize gerek yok, böylece sevgiliniz size zararsız olduğunu ve yaklaşmak istediğini anlatmayı amaçlar.
Ama bu bilinçli olarak yaptığı bir hareket değildir, içinden öyle geliyor olsa gerek...Bu davranış aynı zamanda sizin de içinizdeki anaç duyguları harekete geçirir.




2. İşaret : Avucunu açmak...
Sizinle konuşurken sevgilinizin el hareketlerini takip edin! Avuç içlerini gösteriyorsa, sevgisinden emin olabilirsiniz.Ayrıca size açık yüreklilikle yaklaşmak istediği anlamına da gelir ve size daha derin duygular ile bağlanmayı istiyordur.Aslında size elini açarak, kalbini de açtığını anlatmak istiyordur.

3. İşaret : Tek kaşını kaldırmak...
Sevdiği biriyle karşılaşınca erkeğin kaşını kaldırması gayet doğal bir harekettir.Bu dikkatini sizin üzerinizde topladığının bir işaretidir.Mimiklerini yakalamak için onu dikkatlice takip etmelisiniz.Çünkü kaş göz hareketleri genellikle anlıktır.

"Beni ne kadar seviyor?" ya da "Beni seviyor mu sevmiyor mu acaba?" diye oturup düşünmek yerine vücut dilini anlamaya çalışın.Aradığınız cevaplar hareketlerinde gizli!

Aşkla kalın... :))

22 Temmuz 2012 Pazar

"Herşey Seninle Güzel"

Aylardan Mayıs ayı ve 5. günü, günlerden cumartesi...Çok sevdiğim bir arkadaşımın düğününde ilk dans parçaları olan bir şarkıyı sizlerle paylaşmak istedim, bu harika pazar gününde...
Aşkı ve bağlılığı bu kadar güzel anlatan bir şarkı daha yoktur diyebilirim sanırım...
Aşkı sonuna kadar yaşayabilen, mutluluğu kenarın köşesinden bile olsa yakalayıp bırakmayan ve sevdiğiyle gülümseyen bütün aşk-zedelere gelsin. :)))

Zerrin Özer - Herşey Seninle Güzel


Her şey seninle güzel yolda yürümek bile
Olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile
Her şey seninle güzel bu toprak bu taş bile
İçimdeki bu korku gözümdeki bu yaş bile

Beklenmedik bir anda ayrılık gelip çatsa
Seninle paylaştığım tek bir gün yeter bana

Her şey seninle güzel duyduğum bu ses bile 
Yalnız içtiğim su değil aldığım nefes bile
Her şey seninle güzel bu yağmur bu kar bile
Yüzümdeki gözyaşının izleri onlar bile...

Aşkla kalın... :)))

20 Temmuz 2012 Cuma

BİRİSİ DE ŞAŞIRTSIN YAHU !

Hayatımızdaki erkekler...Adları değişiyor, yaşları değişiyor, tipleri değişiyor, bakışları değişiyor; ama sonuç hep aynı maalesef... Aynı problemleri yaşıyoruz, aynı nedenlerle üzülüyoruz yani sanki hep aynı erkekler birlikte gibiyiz.
Peki bu erkekler neden hep aynı ?????

Yeni bir erkekle yeni bir ilişkiye başlarken, hepimizin gerekçeleri farklı oluyor.Kimimiz tipine, kimimiz espri anlayışına, kimimiz kariyerine takılıp etkileniyoruz.Ya da böyle olduğunu zannediyoruz...
Aslına bakarsanız asıl tercih nedeni, sizin erken çocukluk dönemlerinizdeki kafanızda yarattığınız bir figür ve karşınızdaki erkeğinde bu figürle benzer özellikler taşıması...


Çocukken kendinizi en güvende ve ait hissettiğiniz ortam ailenizin yanında olduğu için, sizin figürünüzde genelde aile fertlerinden biri oluyor.Diğer önem verdiğiniz konu da ailenizde ne kadar güven ve huzur varsa, karşınıza çıkan sevgili adayınızdan da bu ortamı sağlamasını bekliyorsunuz.Ve bu ortamı sağlayan erkeklerin peşinden gidiyorsunuz.Eeee haklı olarak... ;)

Nedense erkeklerin hemen hemen hepsinin ortak sorunu, kadınların açık giyinmeleri, farklı erkek arkadaşları olması, dışarıda vakit geçirmeleri ve çoğunun çalışmak istemesiyle sınırlıdır.Gelin görün ki kadınların erkeklerde sorun yaşadığı konulara...Çeşit çeşit, desen desen, türlü türlü sorunlar, sıkıntılar yaşayabiliyoruz.Bir erkekte olmasın ki, "Sana güveniyorum, ama çevreye güvenmiyorum." demesin.



Herşeyden önce karşılıklı olarak değişmeyeceğimizi kabul etmemiz lazım.Şayet ki kendimizden rahatsızsak, belki bir derece kendimizi değiştirebiliriz.Fakat bir başkasını değiştirebileceğinizi, olumsuzlukların zamanla düzeleceğini sakın düşünmeyin!
 Nasıl ki mutlu bir ilişkinin en önemli sırrı birbirine saygı ise, mutlu bir bireyin sırrı da özsaygıdır.Kendimize karşı özsaygımız olmadıkça, ilişki kurmak istediğimiz erkek neden bize saygı duysun ki...Bu durumda boş beklentiden öteye gidemezsiniz.Doğru erkeği bulmaya odaklanmak yerine, doğru kadın olmaya odaklanırsak bu bize öncelikle kendimizi daha iyi tanıma fırsatı sağlar.Sonrasın da ise kendimizi sevmeye ve saygı duymaya, bunların sonucunda da bizi seven ve saygı duyan birini bulmaya götürür.

Şimdi sıra sizde...Madem bu erkekler hep aynı, değişmiyorlar, öyleyse siz kadınlar değişip huzurlu ve mutlu olabileceğiniz bir ilişki yaşamak istemez misiniz?

3 adımda istediğiniz ilişkiyi kendinize çekin! Ne istediğinizi bilin!
- Hayalinizdeki erkekte aradığınız özellikler neler? Aklınıza gelen her şeyi yazın.
- Aradığınız özelliklerin kaçı sizde var? Dürüst olun, evren gerçeği bilir. :)
- Onda aradığınız ve kendinizde olmayan özellikleri geliştirmek için son zamanlarda ne yaptınız? Önümüzdeki dönemlerde neler yapacaksınız? Unutmayın birbirinize benzediğiniz sürece birbirinizi daha çok çekersiniz.Zıt kutuplar artık birbirini çekmiyor.Çekse bile çabuk bırakıyor, inanın. :)

Haydi o zaman, kendinizi değiştirmek için harekete geçin!

Bu Ne PERHİZ, Bu Ne LAHANA Turşusu !

Dün akşam arkadaşımla bir kafede biraz sohbetlenelim dedik.Havadan sudan sohbet muhabbet dönerken aramızda, bir anda kafeye giren bir çift ilgimi tamamen üzerlerine çekti.Normalde bu kadar şekilci, bu kadar da dış görüntüye önem veren biri olmamama rağmen, "bu kadar da olmaz" demekten kendimi alamadım.

Zayıf, kaslı ve fit erkekler nasıl oluyor da şişman ve hımbıl kadınları tercih edebiliyor anlamıyorum.Ama bahsettiğim biraz kilolu hatunlar değil tabii ki...Onlar balık etli statüsüne girebiliyorlar en azından. :) Her yerinden yağ fırtlamış olmasına rağmen mini etek ve dar body giymekten vazgeçmeyen ve tüm tuhaf bakışlara rağmen bunu kendilerine yakıştıran hatunlar, sözüm size...

Bu konu epeydir ilgimi çekiyordu zaten.Hatta artık çiroz gibi 0 beden kadınların, erkekler tarafından tercih edilmediğini ve biraz etine dolgun olmak daha hoş bir görüntü kazandıracaktır demiştim Aşk Kaç Beden Giyer ??? postumda.Dilerseniz minik bir tık ve o posta da göz atabilirsiniz.

Gelelim bizim kafedeki sevimli çifte.


Dışarıdan baktığınızda uyumlu görünmeleri imkansız olan çift hakkında türlü türlü düşünceler geliyor insanın aklına.
İlk olarak tabii ki gözünüzün önünde bir tencere-kapak canlanıveriyor.:))) Şaka bir yana, cidden uyumlu olduklarını düşünüyorlar mıdır acaba dedim kendi kendime.
Sonrasında aklınıza gelen şey, erkeğin kendine olan güvensizliği...Kimsenin onu beğenmediğini ve hoşlanmadığını düşünen erkek, fazla kilolarından dolayı tercih edilmediğini düşünen ve tabii ki bundan dolayı güven kaybı yaşayan kadını bulur.Benim kanım, bu tarz ilişkilerde kadınlar erkeklere daha yoğun duygular beslerler, vücut ölçülerini kıskanıyor olabilirler. :)





Aklıma gelen bir diğer şey ise bir Türk filminde duyduğum "bisiklet ehliyeti ile kamyon kullanmak" sözüydü. :) Eminim her türlü tartışma konularında kadının fikirleri ağır basıyordur.

Belki de kadınlar için tetikleyici bir durum haline dönüştürülebilir tabii...Kaybetme korkusu sebebiyle spor ve diyet programlarına yazılıp, hem daha sağlıklı hem de daha hoş görünüşe sahip olmaları kaçınılmaz olabilir.Dün ki çift için pek böyle bir şey söz konusu gibi durmuyordu ama umarım mutlu bir ilişki yaşamak isterken uyumlu olmaya da dikkat edersiniz.Kim ne düşünürse düşünsün ya da ne derse desin demeyin, dışarıdan bakıldığında takdir edilmek sizinde hoşunuza gidecektir.

15 Temmuz 2012 Pazar

Neler Yapıyor Neler Ediyorum ????

Son zamanlarda sizlere kendimden bahsetme fırsatı bulamadım maalesef...Bir yandan o kadar yoğun bir yandan da boş geçiyor günlerim desem, psikolojimin ne denli karışık olduğunu anlarsınız sanırım. :))
Biraz son zamanlardan bahsetmek gerekirse, ilk olarak Haziran ayı ortalarına doğru başlayan zorunlu staj dönemim bitmiş bulunmakta...Güzel bir staj dönemi geçirdiğimi söyleyebilirim.Ve iş hayatı tam bana göre diyebilirim tabii ki...Tam da bir zamanlar yakın bir arkadaşımın söylediği gibi "döpiyessiz iş kadını"ymışım da haberim yokmuş. :))))

Veeee en önemli ve güzel haber de, 3. kez teyze oldum. :) "Benim ablam hamile, hem de karnından..." :) derken minik Batuhan artık aramızda.Memorial Hastanesi'nde gerçekleşen doğumda kavuştuk minnakımıza...Şimdilik Batuhan'ın fotoğraflarını anne ve babasının isteği üzerine yayınlayamasam da, çok konuşulan süslerinden sizler için seçtiklerimi paylaşıyorum. ;)


Her şeye büyük bir istek ve hevesle hazırlandık malum.Kapı süsleri, misafirlere hediye edilecek anahtarlıklar, şekerleme poşetleri, süslü sepetler, not defteri, tüylü kalemi ve daha bir çok süslü şirin şeyler...Hepsinden önemlisi bebişimizin ve annesinin yani bitanecik ablamın sağlıklı olması tabii ki...

Doğum sonrasında ve stajında bitmesiyle biraz daha rahatladım sanırım.Gezmelere tozmalara başladım tahmin edeceğiniz gibi... :)

Bu akşam da sevdiğim bir arkadaşımla her zaman gittiğimiz bir kafede biraz dedikodu, biraz da dertleşmeyle sohbet muhabbet eğlenceli geçti.Ruhsal çöküntümü de böylelikle biraz olsun üzerimden atmış oldum sanırım.


Yaz günlerinin heeepp devam etmesi dileğiyleee... :)))

14 Temmuz 2012 Cumartesi

İlişkilerdeki Hayati 11 Detay !

İlişkiler her zaman güzel başlar.Mutlusunuzdur, midenizde kelebekler, sevgi patlamaları derken zaman akıp gider.Zamanla samimiyetten ileri gelen rahatlıkla birlikte saygıda ufak tefek pürüzler ve başlarda sizi mutlu eden minik detayların kaybolduğunu görmeye başlarsınız.
Aslında bir çok erkeğin ilk başlarda fazlasıyla titiz davrandığı ama zamanla bu titizliğin yok olduğu minik detayları sizlerle paylaşmak istedim.
Bakalım sizin ilişkinizde bu ayrıntılar hala canlı mı? 
Yoksa yok olmaya başladı mı?



"Nasılsın?"
Çoğunlukla farkına varmasanız da, gün içerisinde telefonla mesaj atıp, e-mail gönderip ya da herhangi bir yolla sorulan "Nasılsın?" sorusu, sevgilinizin o günü iyi geçirmesine yetecektir.Sorulmadığında da o günü mahvetmenize sebep olabilir.

Söylenmek
İlişki ilerledikçe illa ki sıkıntılar ve hoşunuza gitmeyen durumlar olacaktır.Fakat sürekli her konuda cır cır cır söyleniyor olmanız, emin olun ilişki için çok sıkıcı bir durum olacaktır.Sıkıldıkça karşınızdaki kişiden uzaklaşmanız da olası...


Gülümseme
Netice de iki kişinin birlikte olma amacı, karşılıklı mutlu etme ve mutlu olmaktır.Sanal yollarla bile olsa gün içerisinde ona göndereceğiniz bir gülücük, onun da gülümsemesine sebep olacaktır.Bu sizi daha da mutlu etmeli...

Yadırgamak
Sadece sevgilinizi değil, arkadaş ortamına girdiğiniz de sürekli insanları yadırgamanız, zamanla sevgilinizin dikkatini çekecek ve sizi itici biri haline dönüştürecektir.Uyum sağlamaya çalışmak sizin için daha sağlıklı bir yol olabilir.



Somurtmak
Durup dururken, anlamsız yere somurtmanız ve bunu yüz ifadenizde bir rutin haline getirmeniz sadece sevgilinizin değil, çevrenizdeki diğer insanların da canını sıkar.Sürekli somurtan biriyle birlikte olmayı kim ister değil mi?!

Fikir almak
Siz nerede, ne yapmanız gerektiğini ya da bir işi nasıl halletmeniz gerektiğinden çok emin ve kararlı olabilirsiniz; ama yine de partnerinizin fikrini sormanız ilişkinize saygı katacaktır.Özellikle de ilişkinizle ilgili ya da ortak ilgi alanlarınızla ilgili konularda onun fikrini almamanız zamanla ipleri koparabilir.

Önemsemek
Önemsenmek, ilişkilerde her iki tarafı da mutlu eder.Zaten önemsemediğiniz birine saygı da göstermeniz pek mümkün olmayacaktır.Önemsemekten kastım fikirlerine saygı göstermek, ilgi göstermek ve tartışma konularında ortak paydada buluşup mutlu olmayı becerebilmektir.

Kabullenmek
İlişkiler de en fazla problem yaratan durumdur kabul görmek...Sevgilinizi tüm huy ve hareketleriyle kabul ettiğiniz zaman mutlu olmanız ve sağlıklı bir iletişim içerisinde anlaşmanız mümkün olacaktır.Yoksa kesinlikle düşünmeyin, benim için değişir ya da şu huyunu yok eder zamanla diye... Olmuyor benden söylemesi... ;)

Adap
Özellikle ilişkiler eskidikçe insanlar birbirlerinin yanında daha rahat davranmaya ve genel adabı boş vermeye başlayabilirler.Bu tarz durumlarda partnerinizi zor durumda bırakabilir ya da utandırabilirsiniz.Bu da ilişkinizi zamanla yorar.




Geçmiş
Her iki taraf için de geçmişi kurcalamak, hiç bir zaman huzur getirmez.Zamanında kabul edemediğiniz yaşanmışlıklar varsa müdahale etmediyseniz, sonrasında geçmişten bahsetmeniz sağlıksız bir ilişkiye sürükler iki tarafı da!

Telefon sesi
Onunla telefonda konuşurken ses tonunuz tahmin bile edemeyeceğiniz kadar önemli...Unutmayın, birbirini seven insanlar birbirlerinden de hemen etkilenirler.Bu yüzden sesinize katacağınız sevimli bir pırıltıyla sevgilinize de pozitif duygular yükleyebilirsiniz.


Aşk Yolunda İnsan Olmak !

İnsan şöyle, adam gibi bir aşık olmalı. İçinden aşkın o büyük rüzgarı esip geçmeli. Sevda kırmalı kolunu, kanadını. Dünyaya kafa tutan bir aslanken, bir anda kediye dönmeli. 
İliklerine kadar aşık olmalı insan. En azından hayatında bir kere aşkın tokadını yemeli. Sersemleyip düşmeli hatta, bir ömrün önemli yıllarını o aşk için tüketmeli. 

İnsan doya doya aşık olmalı mutlaka. Kavak yelleri denilen o yel, ne garip şeymiş bilmeli. Yüzünde engel olamadığı tuhaf gülümsemeyle, ortalık yerde gezinmeli. 

İnsanın aşktan gözleri parlamalı bir defa. Karşıdan bakanlar, sevdalı olduğunu anlayabilmeli. Herkes içten içe kıskanmalı onu. Aşkı yakalamış şanslı bir kul olduğunu düşündürtmeli. 

İnsan aşktan saçmalamalı mutlaka. Normal zamanda asla yapmayacağı işler yapmalı. Biraz boyun eğmeyi öğrenmeli. 


Gözleri kör olmalı aşktan. Görmediği çukurlara düşüp, uçurumlardan düşmeli. Hata yapmalı, yanlış yola dönmeli, girdaplarda boğulmalı aşk yüzünden. 

İnsan kendini geçecek kadar aşkı olabilmeli. Bencilliği unutmayı, egoyu törpülemeyi, paylaşarak büyümeyi aşkla öğrenmeli. 

İnsan kendinden fazla sevmeli birini. Bir zamanlar el olanın şimdi canı yandığında, kendininkinin nasıl daha fazla acıdığını görmeli. 

Öylesine büyük sevmeli ki, sonunda yolu Tanrı’ya varabilmeli. Aşk insanı düşündürmeli. Neden bu dünyada olduğunu, yaşamın gizemini aşktan hareketle bulabilmeli. 

Sonra aşk acısı çekmeli mutlaka. Kaybetmek nasıl bir duygudur, sahip olmak ne değerlidir, aşk bunları göstermeli. 

Kalbinin orta yerinde bir bıçak kesiği ile yaşamayı denemeli. Gözyaşları tükendiğinde, gözlerden kan geldiğini şaşırarak öğrenmeli. 

Burnun direği sızlamalı. Özlemek neymiş, hasret insanı nasıl yakıp kavururmuş, aşkın ızdırabını çekerken anlayabilmeli.

 
Bir aşkı beklemeli insan. Zamanın durmasını istemeli. Geçen her dakikanın, yelkovanla akrebin her hareketinin ciğerlerinden sökülüp alındığını görmeli. Kaç sigara içse bitmeyen gecelerle kendini terbiye etmeli. 

İnsan mutlaka aşık olmalı. Şöyle keyifli, büyük bir sevdaya tutulmalı. Sonra terk edilmeli, acı çekmeli. Bunları yaşamalı ki, başkasını anlayabilecek olgunluğa gelmeli. Kibrin, küstahlığın, bencilliğin yok olması için, herkes aşkın ateşinde yanıp, aşkla gönlünü eğitmeli. Bence insan olmaya giden yol, mutlaka aşktan geçmeli! 

Aşkla kalın... :) 

6 Temmuz 2012 Cuma

Ben Nasıl Evleneceğim ?

Evlilik...Birbirini seven iki kişinin hayatlarını birleştirmesidir pratikte.Fakat geçenlerde okuduğum bir yazıya göre, evliliğinde bir sürü çeşitleri varmış.Nasıl olur diye düşünüyorsunuz değil mi?
Bu ilginç evlilik çeşitlerini sizlerle de paylaşmak istedim.Benim de aklıma bu kadar çok evlilik çeşidi gelmemişti açıkçası... :)

İşte türlü türlü halleriyle evlilik...


Görücü usulüyle evlenme:
Geleneklerin ağır bastığı yörelerde görülen evlenme biçimidir.Bunda kız seçme işi, doğrudan anne, baba ya da aile büyükleri, aile yakınları tarafından gerçekleştirilir.Gencin kızı beğenmesi ya da beğenmemesi çok da önemli değildir.

Kız kaçırma (Düğünsüz evlenme):
Ailelerin evliliğe kesinlikle karşı çıkması durumunda ortaya çıkan bir evlenme biçimidir.Bu durum daha çok erkek tarafının sosyo-ekonomik yetersizliği ya da diğer sebeplerden dolayı kızın ailesinin karşı çıkmasıyla gerçekleşir.Bu engeller arasında kızın ailesinin başlık parası istemesi önemli bir yer tutuyor.



 Başlık parasıyla evlenme: 
Daha çok Doğu ve Güneydoğu kırsalında yaygın olan başlık parası, erkek tarafının kızın ailesine para, altın, ev, bahçe, tarla ya da hayvan vermesiyle gerçekleşir.Başlık, kadını bir mal olarak gören dar bir zihniyetin de ürünüdür denilebilir tabii ki...

Baş örtüsü kaçırma yoluyla evlenme:
Hakkari, Van, Ağrı ve Erzurum'un ilçelerinde rastlanılan bu evliliğin gerçekleştirilmesinde, kıza ait bir eşyanın kaçırılması, kızı kaçırmakla eş tutulur.Erkek tarafı, kızın ailesiyle anlaşmak zorundadır.

Beşik kertme evliliği:
Birbirini çok seven eş-dost, komşu veya yakınlar, çocukları beşikteyken, beşiklerine birer kertme vurarak nişanı gerçekleştirirler.Aslında büyüdüklerinde de söz ve nişan derdi olmadan evlenmeleri de söz konusu olabilir. :)

Tay geldi evliliği:
Dul bir kadının eski kocasından olan çocuklarını yanına alarak dul bir erkekle ya da dul bir erkeğin eski karısından olan çocuklarını yanına alarak dul bir kadınla gerçekleştirdiği evlilik biçimidir.Kadın veya erkeğin yanında getirdiği çocuklara, "tay geldi" denilmektedir.Bu durumda kendileri de at mı oluyor acaba? :)

Kuma getirme evliliği:
Cumhuriyetten önce, karısı kısır olan ya da erkek çocuk dünyaya getiremeyen erkek yeniden evlenirdi.Günümüzde Doğu ve Güneydoğu'nun kırsallarında hala devam eden kuma getirmede, ilk evlenilen kadın kuma geldikten sonra ikinci plana düşmekte ve horlanmaktadır.

Berdel evliliği:
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da halen devam etmekte olan berdel ya da bedel evliliği, kızları ve oğulları olan iki ailenin, karşılıklı olarak hem kızlarını hem de oğullarını evlendirmeleriyle gerçekleşir.

Sorarat evliliği:
Özel kültürel bir adettir.Dul kalan kocanın, eşinin evliliğinden sonra ölen karısının kardeşiyle evlendirilmesi şeklinde gerçekleşir.Öksüz kalan çocuklara üvey anne olarak teyzenin seçilmesi, daha hoşgörülü davranacağı düşüncesinden kaynaklanmaktadır.

İçgüveyi evliliği:
Erkek çocuğu olmayan ve ekonomik durumu iyi olan bazı aileler, kızı dışarı verme yerine damadı kendi evlerine almayı tercih ederler.Bunu özellikle tek kız çocuğu olan aileler tercih etmektedir.

Yetim evliliği:
Anne ve babası ölmüş, kardeşi olmayan erkek ya da kızın, ileride kimsesiz kalmaması için yakın akrabalarından biriyle evlendirilmesi şeklinde gerçekleşir.

Yakın akraba evliliği:
Türkiye'de evli çiftlerin yaklaşık olarak dörtte birinin akraba ve eşlerinin %80'inin kardeş çocukları oldukları belirtilmektedir.

Para karşılığı evlenme:
Doğu ve Güneydoğu Anadolu kırsalındaki eğitimsiz ve yoksul çevrelerde gerçekleşir.İlköğretim çağındaki çocukların okula gönderilmeyerek veya okuldan alınarak para karşılığı evlendirilmesidir.

Tanışıp anlaşarak evlenme:
Büyük kentlerde ve eğitim düzeyinin yükseldiği çevrelerde yaygın olan bu evlenme biçiminde, kız ve erkek bir süre birbirlerini tanıdıktan sonra karşılıklı olarak evlenmeye karar verirler.Kişiliğini bulmuş, ekonomik düzeyi yüksek bilinçli gençler, bu yolla evliliği tercih etmektedir.

Kan parası karşılığı evlenme:
Genellikle doğu bölgelerinde, öldürülen kişinin kan bedeli olarak altın, para, mal mülk istenildiği gibi kız da veriliyor.Temelinde eğitimsizlik yatan ilkel bir evlenme biçimidir.

Raslantı evliliği:
Raslantı sonucu, sonu düşülmeden karar verilen evlilik biçimidir.Bir yolculuk sırasında ve ya eş-dost, akraba evinde karşılaşma, telefon konuşması sırasında sesten etkilenme gibi gibi nedenlerle bu evliliğe kısa sürede karar verilmektedir.Yani bu gün "merhaba" dediğiniz biri, ertesi gün kocanız ya da karınız olabilir. :)


Muta evliliği:
Geçici bir süre için yapılan evliliktir.Daha çok İran'da yapılan bu evlilik biçimi, Türkiye'de de bazı çevrelerde görülmektedir.

İlan yoluyla eş seçme:
Son zamanlarda gazete, dergi ve televizyonların teletex sayfalarına ve internete ilan vererek eş seçme yoluna gidildiği sıkça görülmektedir.Bir de televizyonlardaki evlenme programlarına eş seçmek üzere gidenlerin sayısı gitgide artmaktadır.

5 Temmuz 2012 Perşembe

Bir Silgi Olsaydın...

"Bir silgi olsaydın ne silmek isterdin.... ?
Hatalarını mı yoksa kötü anılarını mı.... ?
Yoksa başarısızlıklarını mı ?
Kalem olsaydın kimi eklemek isterdin hayatına.?
Seni dinleyecek birini mi..?
Sana küçük mutluluklar yaşatanları mı..?
Yoksa her daim yanında olanları mı..?
Şimdi durup bir düşün, neler eklemek isterdin....?
Neler silmek isterdin... ?"

Nazım Hikmet 



Hayatımda herşey olsun istedim.Gerektiğinden fazla üsteledim belki de, olması için...
"Aşk" dedim olsun hayatımda; ödünler verdim, sevgidenden öte saygı gösterdim, benliğimi bir kenara bırakıp "sen" dedim, olmayacakları oldurmak istedim uğrunda...
Sonra döndüm baktım, kendimi göremedim.Ne anlattığımı anlayabilmiş ne de çözüm bulmak için gayret etmiş bana, kendine, bize... 
"İş" olsun hayatımda dedim; sabahladım, çabaladım, herşeye ve herkese yetmek için uğraştım, anlamak istedim ve yardımcı olmak, zaman ayırdım olması gerekenden fazla...
"Dostum" olsun dedim; hayatta kimseyi dinlemediğim kadar dinledim, kendime ayırmadığım zamanı dostuma verdim ve peşine düşmedim...
Sonra kendi hayatımdan kendimi soyutladım ve dönüp hayat kırıntılarıma bir baktım.
Herşey başladığım gibi, herşey olduğunca, ilerlemeden, durağan ve bensiz de benle de aynı...
Anladım ki, olmuyorsa olmuyordur...
Gönlün rahatsa, elinden geleni yaptıysan zorlamaman gerektiğini anladım.
Şimdi elimde bir silgi ve kalem...Bir de eklediklerimle çıkardıklarımla yine bana ait olan hayatım...

Gözler Kalbin Aynasıdır :)

Bakışlarınızla insanları nasıl etkileyebileceğinizi ya da çeşitli durumları doğru bakışlarla nasıl kendi lehine çevirebileceğinizi biliyor musunuz?
İnsanlarla iletişim kurarken vücut dilinizin ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz elbette.Ama farkında olmadığınız şey, gözlerinizin tüm diğer faktörlerden daha etkili olduğu ve çok daha fazla mesaj verdiği...

Doktor David Givens, iletişimde bakışlarının önemi için "Göz teması, birisiyle iletişim kurmanın en önemli yollarından birisidir." diyor ve ekliyor "İletişim kurmak için gözlerimizi kullanmamız, evrimsel bir iç güdüdür." Yani siz farkında olmasanız da, doğru bakış üzerinde çalıştığınız da çevrenizdekilere çok farklı mesajlar yollayabilirsiniz.


ONDAN HOŞLANDIĞINIZI GÖSTERİN.
Bakış: Direkt olarak gözlerinin içine bakın.
Başınız yana doğru hafifçe eğikken, bir kaç saniye boyunca gülümseyin ve sonra başka yöne çevirin.Ona bir kez bakıp bakışlarınızı kaçırmanız, karşınızdaki erkekte sizi takip etme isteği uyandırır.Bu, sizin zor elde edilen bir kadın olduğunuzu da ifade eder.

SİNİR BOZUCU BİRİNİ SUSTURUN.
Bakış: Alnına bakın ve sonra başınızı yukarı doğru kaldırarak sizinle göz teması kurmasını engelleyin.
Alnında bir noktaya odaklanmanız, mesafeli olduğunuzu ve ondan üstün olduğunuzu hissettirir.Kafanızı çevirmeniz ise göz dağı verdiğinizi gösterir.Siz de uzaklara bakarak "Seni umursamıyorum." mesajı verirsiniz.

PATRONUNUZUN GÖZÜNE GİRİN.
Bakış: Patronunuz kadınsa gözlerinizi hiç kaçırmadan gözlerine bakın.Ama eğer erkekse, 30 saniye boyunca gözlerine baktıktan sonra ara verip yere bakın.
Tabii ki sapık gibi patronunuzun gözlerine bakmanızı tavsiye etmiyorum!Konuşma esnasında ara ara göz temasını kesmenizde sakınca yok.Sadece o konuşurken kafanızı eğmeyin ve başka yerlere bakmayın.Çünkü bu şekilde içten içe sizin çekimser olduğunuzu düşünecektir.Direkt göz teması ve aşağıya bakmak arasındaki denge, sizi hem katılımcı hem de uyumlu gösterecektir.

BİR TARTIŞMAYI KAZANIN.
Bakış: Kendi fikrinizi savunurken kaşlarınızı kaldırarak göz teması kurun.
Kaşları kaldırmak, göz temasına dikkat çektiğinden her zamankinden daha fazla ikna edici bir hale getirir.Politikacıların bunu sürekli yaptığını görebilirsiniz.Abartmamakta da fayda var tabii... :)

BİR AN ÖNCE BAĞIŞLANIN.
Bakış: Tıpkı dua eder gibi başınız karşıya bakarken gözlerinizi aşağıya indirin.
Bakışlarınızı aşağıya indirip başınızı itaatkar bir pozisyonda tutmanız, karşınızdaki insana hatalı olduğunuzu bildiğiniz mesajını verir.Ayrıca bu hareket, karşı tarafın konuyu bir üst seviyeye taşımasını da engeller.Sevgiliniz ya da arkadaşlarınızla tartışırken hatalı olduğunuzu biliyorsanız, bu bakışı kullanarak tartışmanın gereksiz yere uzamasını engelleyebilirsiniz.

Nefret Edilen Çiftlerden misiniz ????

Herkesin hayatında bazı sevgililer vardır, yanlarında durmak ve onlarla vakit geçirmek işkence haline dönüşür zamanla...Mıç mıç sevgi yumağı olanlar, "Balkabağım, böceğim, minik kuşum"lar, sürekli ikiz gibi giyinmeler vs vs...Aslında ikisini ayrı ayrı seversiniz, fakat bir araya geldiklerinde çekilmez olurlar.Ve bu çiftler ne kadar itici olduklarının farkında bile değillerdir.Sizinde onların yanındayken yapmak istediğiniz tek şey çoğunlukla koşar adım uzaklaşmakn olur, değil mi?

Onları kıskandığınızı düşünseler de, asıl problem kalabalıklar içerisinde bile iki kişi kalabilmeleridir."Biz birbirimize yeteriz." şeklindeki düşünce yapısının yanlış olduğunu ise, yaşanan bir ayrılık sonrasında idrak edebilirler ancak.

Peki siz o çiftlerden biri misiniz? İşte yapışık ikizler gibi yaşanan ilişkilerin işaretleri... :)


Sürekli iletişim !
Fiziksel olarak birlikte değilken bile, telefonunuz sürekli elinizde ya konuşuyorsunuz ya mesaj yolluyorsunuz ya da sürekli haber bekliyorsunuz.Hatta bu iletişim öyle bir hal aldı ki, telefonla konuşmaktan yeşereceksiniz artık. :) Peki arkadaşlarınızla her sohbetin sonu sizin ilişkinizle mi sonlanıyor? Sürekli ilişkinizden bahsediyorsunuz ve insanlar artık hep aynı şeyleri duymaktan baygınlık geçirecekler.

Uyumlu kıyafetler !
Bilinçsiz bir şekilde herkes birbiri ile benzer kıyafetler giyebilir, fakat siz bunu bilinçli olarak ve sözleşerek mi yapıyorsunuz? Unutmayın, partneriniz sizin hayat arkadaşınız olacak, ikiz kardeşiniz değil.

Aynı odada mesajlaşma !
Yan yana oturuyorsunuz ve sürekli mesajlaşıyorsunuz.Neden? İnsanlar bunu farkettiklerinde sizin kendileri hakkında konuştuğunuzu düşüneceklerdir.Topluluk içinde uyulması gereken kuralları gözardı etmemek lazım.

Topluluk içinde gülüşüyorsunuz !
Kimse ne hakkında gülüştüğünüzü bilmiyor ve inanın bu çok rahatsız edici olacaktır.Çift olarak özel paylaşımlarınız elbette ki olacak, fakat bunları yalnız kaldığınız zamanlara ertelemelisiniz.Dünya ayrı siz ayrı bir yerde yaşamanız çok da mümkün değil.

Değişik lakaplar !
"Balkabağım, böceğim, çiçeğim, lokumum..." ve daha fazlası...Değişik takma isimler arkadaş grubu içinde siz gittikten sonra uzun süre makara konusu olabiliyor.Benden söylemesi! :)
 




Bebek sesi !
 Ahh o bebek sesleri yok mu?! Yalnızken ya da telefonda konuşurken ilişkiye sempatik dokunuşlar katan bebek sesleri, arkadaş ortamında sizi madara edebilir.Çevrenizdekiler sizin bu dünyadan olmadığınızı düşüncesine kapılabilirler.Ve bu yeterince sinir bozucu olacaktır.

"Biz" oluyorsunuz !
Sevgiliniz ve sizi ayrı düşünmek imkansız bir hale mi geldi?Arkadaşlarınızla ayrı ayrı buluşamaz hale mi geldiniz?Artık kimse sen ve erkek / kız arkadaşın diye değil de "siz" diye mi bahsediyor?O zaman siz çoktan "biz" olmuşsunuz.Kendinize yarattığınız bu iki kişilik dünyadan kurtulup, etrafınıza bir baksanız daha sağlıklı olacak.