8 Mart 2016 Salı

"KADINLARIMA"

Günlerden 8 Mart Kadınlar Günü...
Bizler hep bir eşitlikten bahsederiz; hak eşitliği, güç eşitliği, sorumluluk eşitliği, sen-ben eşitliği... Hep unuttuğumuz bir şey var ki, insanız biz de! 
8 Mart 1857 yılında ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşullarına sahip olabilmek için, bir tekstil firmasında greve başlamış. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçileri fabrikaya kilitlemesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin kaçmasının engellenmesi sonucu 129 kadın işçi can vermiş. Kadın işçi diyorum ama söz konusu olan insan canı değil mi?!
Ve sonrasında Alman Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, ölen kadın işçilerin anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day-Dünya Kadınlar Günü) olarak anılmasını önermiştir ve oybirliği ile kabul edilmiştir.
Çokça zamanlar geçmiş üzerinden, fakat hala aynı acılar yaşanmaya devam ediyor. Her geçen zaman caniliklerin dozu biraz daha artarak hem de! 
Fiziksel şiddet almış başını gitmiş kadınlarıma! 
Okumana ne gerek var evde otur deniliyor, gencecik yaşlarında istemedikleriyle evlendiriliyor, hunharca dövülüyor, sakın sesini çıkarma deniliyor, hor görülüyor, uçkuruna yenik düşmüşler tarafından tecavüze uğruyor, geceleri tek başına sokakta yürürken korkudan tir tir titriyor, bir et parçası gibi görülüyor, kahkaha attığında yadırganıyor, tek görevi kocasını mutlu etmek ve çocuk yapmak diye düşünülüyor, "senin ideallerin ne" diye sorulmuyor, mini etek giymeseydi deniliyor, o saatte orada ne işi varmış deniliyor, kadın kuyruk sallamıştır deniliyor, toplu taşıma araçlarında her an ölümle burun buruna evine-okuluna varmaya çalışıyor, ayakkabısının tıkırtısından bile tahrik olan zihniyetlerce yargılanıyor, nefes alma hakkı elinden alınıyor, öldürülüyor!


Ve sonra... Bunca eziyet edilen, yok sayılan, hor görülen, canının kıymeti bilinmeyen kadına dönüp "anne" deniliyor utanmadan! "Kardeşim" deniliyor, "kızım" deniliyor, "arkadaşım,dostum" deniliyor... Nedir farkı sahip olduklarının peki? 
Düşünsenize bir gün yitirdiğinizi hayatınızın kadınlarını; annelerinizi, kardeşlerinizi, kızınız ya da komşunuzu, arkadaşınızı... 
Kadınlar, hayatınızın her evresinde sizlere dokunan en içten duygulardır. Annenizdir; sarıp sarmalayan, sizin canınız acısa yüreği yanan, her yaş attığınızda sahip olduklarınızdır anneleriniz. Kardeşleriniz mesela; hayattaki diğer yarınızdır, en güçlü desteğinizdir, ablanızdır danıştığınız derdi tasayı ya da küçük kız kardeşinizdir gülümseme sebebiniz olan. Hayatınızdaki kadınlar, yarınlarınızdır. 
Sevin. 
Hayatınızdaki kadınları küçük bir kız çocuğu gibi sevin. Bazen küsse de darılsa da, tercihleriyle birlikte sevin. Öyle alelade sevmeyin, nefretle sevmeyin. Güzel gülenleri gözlerinden sevin, sinirlendiğinde ağlayanları gözyaşlarından sevin, hayallerini size anlatan kadınları yürekten sevin. Tılsımlı gözleriyle boşluğa dalıp gitmiş kadınları boşluktan çekip çıkarıp sevin. Emekçi kadınları alnındaki terlerinden sevin. Gidenlerini ayrılanlarını da sevin, öncesi veya sonrasını düşünmeden sadece sevin.
Başardıklarında başarılarından sevin, gurur duyarak hislerini paylaşarak sevin. 
Şiddet, kaybetmektir. Artık etmeyin!

Evlerinde bütün gün çocukları için didinen, evinin huzuru için çırpınan, yemeklerine lezzet katmaya çabalayan kadınlarımın, tek başına ayakta ve hayatta kalma mücadelesi veren, çocuklarının geleceğin temel taşları olduğunun farkında olan, yılmadan direnen, yaşadıklarına rağmen kendine güvenen, hayata her ne olursa olsun kocaman bir kahkaha atan kadınlarımın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü içtenlikle kutluyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder