16 Ocak 2014 Perşembe

Bir kadının yüreği, sırlarla dolu bir okyanustur.

Bir kadının yüreği öylesine engin, öylesine geniştir ki; sevdasını bir kaos gibi yüreğinde yaşar, hayal kırıklıklarını yüreğinin en derinliklerinde biriktirir, göz yaşları yüreğine süzülür, sevindiği zaman yürekten gülümser, hasretini yüreğinde gizler, yüreği aşkla çarpmaya başladığında bakışlar biriktirir, dokunuşlar biriktirir, heyecanlar biriktirir, şefkat biriktirir, huzur biriktirir, umutla dolar yüreği...
Kısacası bir kadının yüreği en kıymetli hazinesidir, sırlarıyla dolu bir okyanustur.


Öyle herkese de açamaz yüreğinin kapılarını...Sol yanında sakladığı en değerli mücevheridir sevdası çünkü...
"Sen" deyince...durup bir düşünür kadın; yüreğinin sesi gün geçtikçe cılızlaşır, bir fısıltıya dönüşür sensiz birbirini takip ederken akreple yelkovan...
"Sen"li hayallere daldığında yürek çarpıntıları rüzgarla yarışmaya başlar; sonra bir melodi gelir kulağına ve o an hisseder sol yanındaki "seni"...sanki hiç bir şey bilmezmiş gibi yüreği, her şeyin sebebi kulağından yüreğine akan o melodiymiş gibi...

"...O ki bir an içindir tuz basılır yaralara
       Hasretlerden süzülünür sevda gibi sevdalara..."

Bir kadın için aşk artık, bir kelebeğin kanadında ve yalnızca melodilerden ibarettir.Kulağına çarpıp yüreğine akan melodilerde özgürce yaşayabiliyordu aşkını, yarını düşünmeden...


Bazen, hayat akıp giderken, hasreti süzülür dudaklarından; mevsimler geçer, bakışları yaşlanır, yüreği yorgun düşer...
"Sen"li hayallerin, umutların, yüreğini kasıp kavuran yangının, dünlerinin bahsi geçmemeye başlar yürek çırpınışlarında...Sadece "sen" diye çırpınır yüreği; her ne olursa olsun bir tek "sen"...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder