30 Ocak 2014 Perşembe

♥ ♥ ♪ ♪ Notalarda Buluşalım... ♪ ♪ ♥ ♥

Hep derler ya, terk eden üzülmez geride kalan kadar diye; nasılsa kendi isteğiyle terk etmiştir ya...
Kocaman bir yalandır aslında.Terk eden de, geri de kalanda yaşanmışlıklarına dair özlem çekerler.
Bakma ayrılık da iyi gelir bazen...Sadece yaşaman gerektiği için yaşarsın; mutlu etmek için gülümsersin; keyif için değil, içindeki boşluğu doldurması için içersin...
Yanında yoktur işte, bundan daha özlenilesi bir durum olabilir mi???
Omzunda uyumayı özlersin; hani sırt üstü yatarak uyuyamadığını bile bile yattığın omzunu...
Telefonunun çalmasını özlersin; şimdi de çalıyor elbette ki.Hattın öbür ucundaki sesini özlersin...
Ellerini özlersin mesela; hani terlese de bırakmak istemediğin ellerini...
Bazen aşık olursun işte ve aşk genelde mutlu eder insanı; mutlu etmeli yani...Belki geçici bir aptallık belki de kalıcı, bilinmez.Ondan başkası olmasın istersin ve ondan başkası olmaz.O seni anlamaz bazen ama aşıksındır.Beyin devre dışı kalmıştır, farkına vardığında ve bir şeyler tıkandığında ise boş vermek bazen en iyisidir.
Boş vermek lazım bazen ve canın çıkana kadar üzülmek, için çıkana kadar özlemek...
Senden daha iyi özleyemesin kimse; ha gayret!
Şarkılarda unuttuğumuz insanlar vardır; bir de şarkılarla hatırladıklarımız...
Notalarda buluşalım haydi, hangi şarkı fark etmez; sen bilirsin bizi...


16 Ocak 2014 Perşembe

Bir kadının yüreği, sırlarla dolu bir okyanustur.

Bir kadının yüreği öylesine engin, öylesine geniştir ki; sevdasını bir kaos gibi yüreğinde yaşar, hayal kırıklıklarını yüreğinin en derinliklerinde biriktirir, göz yaşları yüreğine süzülür, sevindiği zaman yürekten gülümser, hasretini yüreğinde gizler, yüreği aşkla çarpmaya başladığında bakışlar biriktirir, dokunuşlar biriktirir, heyecanlar biriktirir, şefkat biriktirir, huzur biriktirir, umutla dolar yüreği...
Kısacası bir kadının yüreği en kıymetli hazinesidir, sırlarıyla dolu bir okyanustur.


Öyle herkese de açamaz yüreğinin kapılarını...Sol yanında sakladığı en değerli mücevheridir sevdası çünkü...
"Sen" deyince...durup bir düşünür kadın; yüreğinin sesi gün geçtikçe cılızlaşır, bir fısıltıya dönüşür sensiz birbirini takip ederken akreple yelkovan...
"Sen"li hayallere daldığında yürek çarpıntıları rüzgarla yarışmaya başlar; sonra bir melodi gelir kulağına ve o an hisseder sol yanındaki "seni"...sanki hiç bir şey bilmezmiş gibi yüreği, her şeyin sebebi kulağından yüreğine akan o melodiymiş gibi...

"...O ki bir an içindir tuz basılır yaralara
       Hasretlerden süzülünür sevda gibi sevdalara..."

Bir kadın için aşk artık, bir kelebeğin kanadında ve yalnızca melodilerden ibarettir.Kulağına çarpıp yüreğine akan melodilerde özgürce yaşayabiliyordu aşkını, yarını düşünmeden...


Bazen, hayat akıp giderken, hasreti süzülür dudaklarından; mevsimler geçer, bakışları yaşlanır, yüreği yorgun düşer...
"Sen"li hayallerin, umutların, yüreğini kasıp kavuran yangının, dünlerinin bahsi geçmemeye başlar yürek çırpınışlarında...Sadece "sen" diye çırpınır yüreği; her ne olursa olsun bir tek "sen"...

10 Ocak 2014 Cuma

Kanadı kırılmış bir kara sevda...

Genç kadın, yıllar boyu mühürlediği kalbinin kapılarını açıp tüm yaşanmışlıkları serbest bırakmak zorundaydı artık...Bütün gülüşmeleri, el ele diz dize geçen günler, bakışlarındaki aşkın büyüsünde kaybolan saatler, omzunda uyurken yaşadığı sonsuz huzur, parmakları saçlarında dolaşırken kaybolduğu düşler, dinlediği şarkılarda dalıp gittiği hayaller...hepsini ama hepsini salıvermesi gerekiyordu yüreğinden..
Yüreğindeki ağrı sağanak olmuş, çığlık çığlık gürlüyordu hasretini..
Yangın mavisine çalan gözleri, her simada "o"nu arıyordu; her seste "o"nu duyuyordu; her melodide "o"nun yanına gidiyordu derinlerinde...
İçten içe geçmişte kalmıştı yüreğinin ritmi; şimdilerde ise sadece nefes alıp veriyordu yaşadığı ana dair...


Kızgındı genç adama; yine kalbinde bir ritim bozukluğu vardı genç kadının, yaşanmışlıkları tekliyordu.
Yılın 2. ayı bitmek üzereydi..
Sevdiği, ömrüne aşk, yüreğine can katan genç adama bir hediye vermek istemişti.Her şey bir fotoğraftan ibaretti, bir çok şeyi anlatan ve elleriyle ittikleri umut dolu geleceğin işareti olan...Tek isteğiydi genç kadının, kanadı kırılmadan önce; sevdasının elinden tutup geleceğe doğru yıllanmak...
Olmadı; hasreti boğazında bir düğüm, sevdası bir kuş kanadında ve ömrü kim bilir kimlerin yanındaydı...!
Yakın bir arkadaşı, genç kadının durumunu şöyle özetlemişti;
"Kendi içinde dram yaratan genç bir kadınsın; eskiyi temizleyip inşaatı yaşken temellendirmek yerine, yeni tuğlaların arasından geçmişe bakıyorsun.Neden?! Çünkü arabesk büyüdük ve öyle de öleceğiz. Değil mi?!"
Bu her şeyin özetiydi ve akıp giden melodinin bir notası olmaya başlamıştı genç kadın...

7 Ocak 2014 Salı

Babam'a...

Hepimiz içten içe kabullenmesek de ailenin direğidir, hep en son sözü söyler, masada baş köşeye oturur, sımsıcak gülümsemesi ve yufka gibi bir yüreği vardır, kıyamaz evlatlarına, yemez yedirir giymez giydirir, kısacası bir evin temel taşıdır babalarımız...
Bugün çok zor ve yıpratıcı bir gündü; babam kalp krizi geçirdi...Kıl payı denilecek bir şansla babamı kurtarabildik.İnsanın elinden bir şey gelememesi ve canının bir parçasının acısını dindirememesi çok zoruna gidiyor.Hani aslında hep yanınızdadır da, bir türlü değerini anlamazsınız her sabah kalktığınızda babanızı görmenin; en ufak bir olayda değer kazanır yeniden ve daha da şiddetle...
Bu akşam ilk defa babamsız bir evde uyuyacağım.Evdeki boşluğu o kadar derin ki, yerine dünyaları koysan dolmuyor babamın sıcaklığı...
Bir kez daha anladım ki bu zor dönemde; şükretmeli insan, daha sıkı sarılmalı, şanslı saymalı kendini bu sabahta gözlerimi açtığımda babamı, annemi gülümserken karşımda görebildim diye...Nefes aldıklarına şükretmeli insan, eksikliklerini yaşamamak için var oldukları sürece değerini bilmeli... 







Canım babam...
Yerini hiç bir şekilde dolduramayacağım, acını yüreğimin derinliklerinde kahrolarak yaşadığım, evimizin direği, en mutlu yanım, en kıymetli dostum ve ilk sevdiğim adam... 
Allah senin yokluğunu bana göstermesin...

Seni çok seviyorum babacım...

2 Ocak 2014 Perşembe

YIL SONU RAPORU: "BİR YIL DAHA YAŞLANDIK..."

Herkes büyük bir heyecanla yılbaşının gelmesini beklerken, geriye dönüp bakmak gerekiyor bazen.Yaşanmışlıklara, kırgınlıklara, tecrübe edindiğimiz anılara, aldığımız derslere, bizi büyütenlere, bizi küçültenlere, sevdiklerimize, nefret ettiklerimize, kendimizde keşfettiğimiz yeniliklere, neydiklere, ne olduklara...
2013 senesi benim için başlangıçta tempoluydu, üniversitenin son senesi olması sebebiyle biraz vur patlasın çal oynasın yaşandı günler..Ne de güzeldiler...
Mayıs- Haziran ayları hüzün doluydu; aynı evi paylaştığınız insanlardan, sevdiklerinizden ve anılarla dolu Edirne'den ayrılma vakti gelmişti.5 sene boyunca hesaba katmadığımız tek şey de buydu sanırım; her güzel şeyin bir sonu vardı ve her şey otogarda son buldu...
Yaz ayları boyunca sancılı bir iş arama serüveninden ve biraz garip bir iş deneyiminden sonra, daha iyi denebilecek bir iş bulup rahatlamıştım.Bu sırada beklenmedik bir rahatsızlıkla hastanelerle biraz fazlaca haşır neşir olmak durumunda da kaldım maalesef...
İş sürecinde alışmak ve öğrenmek üzerine kurulu bir dönemdeyim.Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen çalışıyor olmak güzel...


Geçip giden günler de yeğenimin rahatsızlanması, annemin ve babamında ameliyatları ile refakatçilik konusunda da ihtisas sahibi oldum maalesef...
Ve 2013 yılının son aylarında, Kasım ayında...Bazen güzellikler hep denk gelir, hani dejavu derler ya aynı andaymışsınız gibi, fakat farklı kişilerle...
Koskoca bir seneyi geride bıraktık; hüzünleriyle, mutluluklarıyla, aşklarıyla, anılarıyla, nefret ettiklerimizle, bayılıp ölüp bittiklerimizle ve en önemlisi güzel dostluklarla, sevdiklerimizle, ailemizle...
Yepyeni bir sene var önümüzde...Hepimiz için güzel bir şans demek bu; kocaman ve henüz sayfaları tertemiz bir günlük var elimizde...
Şimdi en güzel anılarla, en büyük mutluluklarla ve şen kahkahalarla, huzurla, en önemlisi sağlıkla ve aşkla bu günlüğü doldurma zamanı...
"Aşk" dolu yıllar dilerim... :))