1 Mart 2013 Cuma

Rengarenk, Yamalı Bİr BohÇadır Ruhumuz.

Rengarenk, yamalı bir bohçadır ruhumuz...
Her geçen gün yeni renkler kattığımız, durup durup yeniden düzenlediğimiz, özenle cilalayıp parlattığımız, her yaşanmışlıktan arda kalanlarla süslediğimiz, başkalarına sergilediğimiz nice hallerimiz...

Her sevdadan, her ayrılıktan, her hayalden ve çoğu hayal kırıklıklarından geriye kalan rengarenk kumaşlarla örtülüdür ruhumuz...Üst üste gelmiş, zamanla yumak olmuş sancıları, acıları, sevinçleri, mutlu anları biriktiririz "ömür" denen camdan bir kavanozda.Damla damla biriktiriyoruz yaşanmışlıklarımızı, anılarımızı, vitrinlerinde "aşk"ı sergileyen insanları.


"Sevgili"...
Sevgili, bir bilmece...Çözmeyi bir türlü beceremediğimiz, çok bilinmeyenli bir denklem gibi...Korkuyoruz bu bilinmezlikten, sevgilinin sır perdesinden.Halbuki içinde sevgi olana bu korkumuz neden diye düşünmüyoruz bile...

Fethettiğimiz bir kale, karış karış gezip gördüğümüz bir diyar, avucumuzun içi gibi bildiğimiz bir şehrin en tanıdık sokakları sanıyoruz sevgiliyi...
Bir türlü kabul edemiyoruz; henüz parçalarını bulamadığımız, kendimizle bir bütün haline getiremediğimiz bir yap-boz olduğunu.

Demiyoruz ki; o, deniz kenarında kuma yazılmış bir yazı...Her dalgada sil baştan yazılmayı bekleyen sabırla.Sadece silindiğini görüyoruz ve pes ediyoruz belki de, yeniden yazmaktan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder