Ayrılık zamanları kriz anları kaçınılmazdır; insanın kalbinde, duygularında...
Cezmi Ersöz de böyle bir kriz anını dökmüş cümlelerine, adeta içinde kendinizden bir yakarış bulabileceğiniz şekilde...
"Tam kapıdan çıkacakken durdum bir an. Yasadığımız onca şey kalbimden geçti. Kalbimden sen geçtin. Kalbime saplanıp çıkan bir kurşun gibi… İçim dondu bir an. Sonra açtım gözlerimi ve yoluma devam ettim. Her gün binlercesini yaşadığım böylesi anlardan biriydi sadece.. Zamanın dışına çıkıp sonra yeniden hayata girdiğim.. Önce hücrelerime dağılıp sonra yeniden aynı bedende buluştuğum o krizlerden biriydi.Ölüp yeniden dirilmek gibiydi.
Küçük detaylar… anlar uçup giden.. Hangi defterimi açsam sana yazdığım bir cümle bir şiir var.. Hayatım seninle mi geçti? Ben senin için mi doğdum? Gerçek aşk bu mu?
Küçük detaylar… anlar uçup giden.. Hangi defterimi açsam sana yazdığım bir cümle bir şiir var.. Hayatım seninle mi geçti? Ben senin için mi doğdum? Gerçek aşk bu mu?
Oysa nasıl da yabancıyız birbirimizin acılarına, nasılda umutsuzuz birbirimize.. Seni anlayabilseydim .. Seni basit kıskançlıklardan arınıp sevebilseydim. Zaman daralıyor, yaşlanıyorsun. Yaşlanıyorum geçen zaman hayatımızdan çalıyor. Nasıl da buluşur yollar… Sonra ansızın bir sapağa döner birisi; diğeri bırakıldığı yerde bir ömür boyu donakalır arkasından…! Bana hayatı anlat…. Bana aşkı anlat! Bütün ezberim bozuldu.
Kapılarında kalırdım… O kapıdan içeri hiç girmedim mi ben? Hala orada bekliyor muyum ?
Bu kadar uzağımdayken mi yakınsın bana, bu kadar uzağındayken mi içindeyim?!
Sevgi başka bir şey mi ne olur anlat bana? N’ olur ,anlat, bana!...
Neyim var ki sığınacak? Başka savunmam yok.” Beni arama görüşmeyelim” demekten başka… Terk edilmiş birinin, beni arama demesinden daha zavallıca ne olabilir ki…
Bana hayatı anlat! Çöz beni! Bütün acılarımı silip beni baştan yarat! Sonra nereye gidersen git! Beni parçalarıma böldün. Beni hücrelerime dağıttın. Şimdi biçim ver ki nefes alabileyim yeniden! Bana bir kılıf yarat, yeniden! Yaralarımla çok çirkinim. Kırıcıyım. Çirkinim….
Nasılda acımasız şu zaman, son sürat bir delilikte sürükleniyor hayat, o kapının önünde öylece donmuş bakıyorum yıllardır..
Neye yarar sözcükler kalpleri kırmaktan başka …. Beni sevdiğini söylemen, neye yarar! Neye yarar beni bir daha arasan ya da hiç aramasan… Neye yarar acı çeksen, acı çeksem…?
Kaybettik birbirimizi…Kirlendik hayat gibi.
Bana beni anlat…Bana hayatı anlat…!İnançlarımı geri ver bana, yıllar önce seni kusursuzca sevebilen o gencecik kadının heyecanını, hayata bağlılığını, aşka inancını geri ver, bana beni geri ver artık! Bana seni ver!
Ne olur aç artık o kapıyı!
Gece, soğuk… "Edirne", damla damla yağıyor aşkımızın üzerine… Bu ev, senin soluğun olmadan ısınmıyor…Kim bilir, neredesin? Hangi gözlerin içinde kaybettin kanayan yüreğimi ?
“Bir kente, aşkın için gelmek ne güzel ama aşkın için bir kenti terk etme!” demişti birisi…"Edirne" bunu hak etmiyor, sen hak etmiyorsun demişti...Oysa, bilinmezliğin yolculuğuna biletimi çoktan kestirdim ben… Gidiyorum…Kaçıyorum….Yorgunum…"
Kapılarında kalırdım… O kapıdan içeri hiç girmedim mi ben? Hala orada bekliyor muyum ?
Bu kadar uzağımdayken mi yakınsın bana, bu kadar uzağındayken mi içindeyim?!
Sevgi başka bir şey mi ne olur anlat bana? N’ olur ,anlat, bana!...
Neyim var ki sığınacak? Başka savunmam yok.” Beni arama görüşmeyelim” demekten başka… Terk edilmiş birinin, beni arama demesinden daha zavallıca ne olabilir ki…
Bana hayatı anlat! Çöz beni! Bütün acılarımı silip beni baştan yarat! Sonra nereye gidersen git! Beni parçalarıma böldün. Beni hücrelerime dağıttın. Şimdi biçim ver ki nefes alabileyim yeniden! Bana bir kılıf yarat, yeniden! Yaralarımla çok çirkinim. Kırıcıyım. Çirkinim….
Nasılda acımasız şu zaman, son sürat bir delilikte sürükleniyor hayat, o kapının önünde öylece donmuş bakıyorum yıllardır..
Neye yarar sözcükler kalpleri kırmaktan başka …. Beni sevdiğini söylemen, neye yarar! Neye yarar beni bir daha arasan ya da hiç aramasan… Neye yarar acı çeksen, acı çeksem…?
Kaybettik birbirimizi…Kirlendik hayat gibi.
Bana beni anlat…Bana hayatı anlat…!İnançlarımı geri ver bana, yıllar önce seni kusursuzca sevebilen o gencecik kadının heyecanını, hayata bağlılığını, aşka inancını geri ver, bana beni geri ver artık! Bana seni ver!
Ne olur aç artık o kapıyı!
Gece, soğuk… "Edirne", damla damla yağıyor aşkımızın üzerine… Bu ev, senin soluğun olmadan ısınmıyor…Kim bilir, neredesin? Hangi gözlerin içinde kaybettin kanayan yüreğimi ?
“Bir kente, aşkın için gelmek ne güzel ama aşkın için bir kenti terk etme!” demişti birisi…"Edirne" bunu hak etmiyor, sen hak etmiyorsun demişti...Oysa, bilinmezliğin yolculuğuna biletimi çoktan kestirdim ben… Gidiyorum…Kaçıyorum….Yorgunum…"
Cezmi ERSÖZ
takibe aldım. banada beklerim.
YanıtlaSil