Tatlı sert bir iksir, aşk...
"Ben aşkı buldum, ama aşkı buldum diyerek nokta koyamazsınız.Çünkü aşk öyle bir şey ki, bulduğunuzu sandığınız anda yitirmeye başlarsınız."
Bedenimizin tam orta yerinde bir sancı olarak hissettiğimiz aşk, bizi ilk bulduğunda ne kadar da büyülüdür; sarıp sarmalar, daha minicik bir histen ibaretken bile güven duygusunu öğretir; karşınızda etten kemikten duran sevdiğiniz, bir süre sonra tüm yaşam fonksiyonlarınızın bağlı olduğu kalbinizin yerine geçer; o'nun hayatınızdaki minik dokunuşlarıyla nefes almaya başlarsınız; kendinize benzeyen birinin aynasından kendinizi görmeye başlarsınız; sevmenin ve bağlılığın boyutlarıyla tanışıp ayrılamayacak halkalar örersiniz aranıza...
Ve zamanla her şey tepetaklak olur ve kalbiniz durur.
Aşk öyle bir şey ki, bedeninize darbe almadan bile canınızı acıtır.
Aşk öyle bir şey ki, en beklemediğiniz zamanda, sadece bir his olmasına rağmen, yüzünüze tokat gibi çarpar.
Aşk öyle bir şey ki, seneler boyu ayrılmayan elleriniz, birbirinizin üzerindeki bakışlarınız, birbirinize sarılmalarınız, ayrılmamacasına kenetlenen yürekleriniz...Gün gelir paramparça olur ve bütün kırıkları serilir yollarınıza...
Gidemezsiniz; orada değildir bıraktığınız haliyle...
Konuşamazsınız; dilinden dökülenler yaranıza tuz basmasın diye...
Bakamazsınız; artık geç kaldığınızı bile bile...
İşte bu yüzden "sonsuzluk" değil aşkın hakkı; onsuz bir son belki de...
"Sonsuza kadar" diye başlayan ve son bulan aşkların dil sürçmesi olsun bu gece... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder