Dünyanın neresinde olursanız olun, ulaşım araçlarını illaki kullanıyorsunuzdur.Ama eminim ki birazdan okuyacağınız diyaloglarla sadece Türk insanının yoğunlukta olduğu bölgelerde karşılaşırsınız.Bakalım dolmuşta, takside, otobüste şoförle yolcu arasındaki muhabbetler nasıl gelişiyor.:)
- Şoför bey mübarek bi yerde inebilir miyim?
- Şu ilerdeki caminin önünde bırakayım teyze seni...
Oğlum bu Eminönü'nden geçer mi?
- Yok teyze biz Taksim'e çıkıyoruz.
- Hah tamam oğlum siz gidin ben gelmeyeceğim.
Yolcu:
- Abi Heykel'e çıkıyo mu?
Şoför:
-Yok abi, yanından geçiyo.
Arkadaki aksi teyze öndeki uzun saçlı delikanlıya seslenir:
- Kızım şurdan bir kişi uzatır mısın?
- Ben kız değilim!
- Amaaaan ne bileyim kız mısın dul musun, uzat işte.
Genç, eve gitmek üzere Bakırköy dolmuşu bekliyordu. Sigarasının kalmadığı
aklına gelince önünde durduğu Tekel bayiine girecekken minibüs geldi.
Apar topar bindi.Şoföre parayı uzatıp,
- Bir Monte Carlo' dedi! Adam birkaç saniye yüzüne bakıp:
- Abi bu Bakırköy'e gider' diye cevap verdi! İşte
o an delikanlının ve
şoförün bittiği andı.
- Mükemmel bir yerde inebilir miyim?
Yolcunun kafası karışık sanırım, kendisi de dolmuşdakilerle birlikte
güler söylediğine şoför kadını indirirken:
- Buyrun size layık değil ama!
Yolcu müsait bi yerde inmek ister ama dili sürçer:
- Müsait bi yerde iner misiniz?
Şoför:
- Niye sen mi kullancan???
Taksim'e doğru gidiyoruz. Adamın biri
Beşiktaş dolaylarında gayet aceleci bir tavırla:
- Kaptan orta kapıyı rica edebilir miyim?
Bizim şoför olaya hakim:
- Tabi abi ayıp ettin. Al götür senden kıymetli mi...
Veee benim favorim;
Pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi. Tam o anda
kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse
bindi.Birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı. Çocuklardan biri şoföre
parayı uzattı:
bindi.Birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı. Çocuklardan biri şoföre
parayı uzattı:
- Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın?
Şimdi de benden bombalar...:) Ev arkadaşlarımla eve çıkmak üzere alışverişe gittiğimiz esnada, 2. el eşya satan dükkanları o kadar çok gezdik ki, defalarca çamaşır makinesi, buzdolabı, koltuk, yastık, yorgan derken kafam karmakarışık olmuştu.Artık yorgunluk hat safhada evimize dönerken bindiğimiz dolmuşta, ben şoföre parayı uzatıp malesef:
-3 buzdolabı alır mısınız? demiştim.:)) Şoförün ifadesini bile göremeden arkadaşlarımın kahkahalarıyla kendime geldim.:)
Çok sevdiğim ve leziz makarnalar yapan arkadaşlarımdan biri de, bir gün dolmuşta evine doğru giderken, makarna yapacağını düşündüğü sırada ineceği durağa gelmişti.Bir hışımla kalkıp tok bir ses tonuyla:
-MAKARNA! diye bağırmış.:))))))
Yazarken bile gülmekten öldüğüm bu hikaye için, ismini belirtmekte hayati sakınca gördüğüm canım arkadaşıma çoook teşekkür ediyorum.:)))
Acayip güldüm ya gece gece. :D
YanıtlaSilhttp://merkezdekigunes.blogspot.com/