Finallerin bitmesiyle gelen rahatlık, toplanan valizler, çok değil ama yaklaşık 1 aylık vedalar, düşünülen özlemler, yine mesafeler ve her şeyden önemlisi sanırım benim için biraz kafa dinleme zamanı...Finallerin nasıl geçtiği umrumda olmaksızın ama her defasında "notlar açıklandı mı?" diye bakıp, geride her ne bırakmış olursam olayım sadece biraz dinlenip, gezip tozup, uzun süredir görmediğim arkadaşlarımla yeni mekanlara gidip, gülmek eğlenmek ve benim olduğum ortamda olmazsa olmaz hep konuşmak konuşmak ve konuşmak vakti geldi çattı.:)
Şimdilik tek hissettiğim gitme isteğiyken kendi yuvama, içine teptiğim onca eşyayla koca bavulu nasıl taşıyacağım derdi düştü içime...:(
"Şunu da alıyım bunu da alıyım", "onunla buluşunca şunu giyerim", "bu kazakla şu pantolonu kombinlerim" derken yanıma 5-6 ay bana rahat rahat yetecek kadar eşya aldığımı biliyorum.Ama yapacak bir şey yok, hiç birinden de vazgeçemiyorum.:)
Evet, şimdi gitme vakti...Sizlere İstanbul'dan yazmaya devam ederken 2. döneme "yepyeni bir ben" olarak geleceğim Edirne'den, İstanbul'a sesleniyorum: "Bekle beni İstanbuuulllll...Herşey çok güzel olacaaakkk!" :))
selam .bana üniversite yıllarımı hatırlattın.keşke 2003 yılına gerı donsem bırdaha baslasam.gelsın vizeler gitsin finaller.paylaşılmayan ders notları,fotokopicilerin önünde ekmek kuyruğunu andıran kuyruklar,cafeler hey gidi sütlücafe.
YanıtlaSilyazıların çok keyifli takipçinim .bende kendi yazılarımı okumaya davet ediyorum bye
İnsanın ilerde gerçekten özleyeceği duygular olduğunu hissediyorum üniversite döneminin...Ama vize ve özellikle finallerde "bitse de gitsek" moduna geçtiğimden bütün bu his yok oluyor ne yalan söliyim:) Teşekkür ediyorum düşüncelerin için...Beni takip etmeye devam ozamannnn ;)
YanıtlaSil