20 Haziran 2012 Çarşamba

"İnsanoğlu Çok İyi Bir Senarist !"

Geçenlerde elime ulaşan bir yazı karşısında dehşete düştüm.Gerçekler bazen insanın yüzüne bu denli çarpmalı sanırım. :)
Dr. Erkan Sarıyıldız'ın "kurgu hastalığı" konulu yazısında, aslında insanların hayatı kendilerinin yazıp kendilerinin oynadığından bahsediliyor.


Sarıyıldız, her gün yeni bir oyun, yeni bir gizem, kendi kendini kandırma çalışmaları, "olmaz ben değişmem" sabotajları arasında ilerlerken bir özelliğimizi daha ortaya çıkarıyor.
İnsanoğlu çok iyi bir senarist!
Sarıyıldız'ın da bahsettiği gibi, öyle ilginç varlıklarız ki, kendimiz yaratıp kendimiz kandırıp kendimiz acı çekebiliyoruz.Bizler gerçekten olmamış bir şeyi, oluyormuşçasına gerçek bir kurguyla yaratıp,sonrada olmuşundan çok daha büyük acılar içine girmeyi çok seviyoruz.Ve bu yarattığımız dünya ne kadar saçma olursa olsun, sürekli aynı şeyi yapıyoruz.

İnsanları, olayları kendi içimizde oluşturduğumuz sanal gerçeklikler içinde rollere koyup onların haberi olmadan yapmış ve ya olmuş olabileceğini düşündüğümüz şeyler için yargılayıp, hatta cezasını da kesip kendimizi acılara sürüklüyoruz.
"Yok artık!" dediğinizi duyar gibiyim ama bakın örnekler size de hiç yabancı gelmeyecek.

Yeni çıkmaya başlamışsınız, çok keyiflisiniz, her an sesini duymak ve yüreğinizde uçan kelebeklerin yere inmemesini sağlamak üzere onu hissetmek istiyorsunuz.Hani şu "Önce sen telefonu kapat, yok yok sen kapat." dönemlerinden bahsediyorum. :) Tam her şey yolunda giderken bir gün sabah attığınız mesaja soğuk bir cevap alıyorsunuz, gün boyu ne mesaj ne de bir zil sesi ve hemen senarist işe başlıyor;

"Kesin bana olan aşkı bitti, şimdi arkadaşım dediği o kızla / çocukla görüşüyordur.Zaten o kızı / çocuğu gözüm hiç tutmamıştı.Akşam telefonu kapatırken sesi de hiç içten gelmiyordu..." bla bla bla diye uzar da uzar bu senaryolar ve sizin berbat bir gün geçirmenize neden olur.Çok tanıdık düşünceler değil mi???

Gerçekte sevgiliniz o gün iş yerinde çok yoğun bir gün geçirdiği için ve toplantıları nedeniyle sizi arayamamıştır.Ama artık sizi önemsemediğinden tutun da, aldattığına ya da sizi terk ettiğine kadar binlerce senaryo yazabilirsiniz.

Eminim okuyunca komik geliyordur, ama inanın bunu her gün her an yapıyoruz.Olmamış şeyler yüzünden kendimize acı çektirmek bizim hamurumuzda var sanki...Yani gerçeği araştırma zahmetine girmeden, sadece kurgulamayı seçiyoruz.Yani geçirdiğimiz anların muhteşemliğini kaçırıyoruz.

Eğer bu denli senarist düşünmeye alışmış bir zihniniz varsa, daha acı dolu günler sizi bekliyor demektir.

Ama sizler de bundan rahatsızsanız, kendinizi durdurmanın zamanıdır."O bana niye öyle baktı, kesin ..................." , "Beni aramıyor, kesin .........................." , "Eskisi gibi davranmıyor, kesin ................" gibi cümlelerinizdeki noktalı alanları, söz konusu kişiyle dürüstçe konuşmadan doldurmayın.Hatta hiç bir zaman doldurmayın.Kendinize acı çektirmek sadece sizi etkileyen bir durum değil, hem çevrenizdeki insanları hem de sosyal hayatınızı etkileyen bir durumdur.

Şunu unutmayın, ne oluyorsa iyi oluyordur ve doğru oluyordur.Seçimlerimizin ve yaşam tarzımızın sonuçlarını yaşıyoruz.Gerisi senaryo ve kurgudan öteye geçmez maalesef.

Zihninize "dur" demeyi öğrenin...

Sevgiyle kalın. :)

3 yorum:

  1. NE GÜZEL BİR PAYLAŞIM ARKADAŞIM YAZINIZA YÜREKTEN KATILIYORUM..TEŞEKKÜRLER..

    YanıtlaSil
  2. Çok haklısın karşındakine bir şeyleri net sormadan önyargı kötü bi durum.


    madambfashion.blogspot.com
    bloguma beklerim

    YanıtlaSil