26 Nisan 2012 Perşembe

Dünya Evine Hoş Geldiniz :)



Bu yaz çok yakın arkadaşlarımdan 2'side evlendiği için, son 1 aydır kıyafet, ayakkabı arayışlarında ve "saçımı nasıl yaptırsam?", "makyajımı hangi renk yapsam?" vs vs derdine düşmüş bulunuyorum.

Hadi kıyafeti buldum bu sefer ona uygun ayakkabı bulmak gerekiyor; ayakkabı buldun saçları açık mı bıraksam, toplatsam mı derdi falan filan derken kadınların işi gerçekten çok zor...

Bir yandan da her yörenin her şehrin kendine has farklı farklı düğün adetleri olduğunu düşünürsek, düğün dönemleri benim için oldukça renkli geçeceğe benziyor. :)

Ben de sizler için değişik ülkelerin türlü türlü, ilginç düğün adetlerini araştırdım.Bakalım millet nasıl giriyor dünya evine???? :))






İlk olarak kısaca Türk kültürünün düğün adetlerinden bahsedelim biraz.
Düğünden önceki gece "kına gecesi" düzenlenir.Gelin ve damat tarafının bütün kadınları toplanıp acıklı türküler eşliğinde gelini ağlatmaya çalışırlar ve ardından kop kop parçalar eşliğinde de bütün kurtlarını dökerler.Düğün günü gelip çattığında ise gelin de damat da hazırlıklarını bitirdikten sonra, damat ve yakınları toplanıp kız evine gelini almaya giderler.Gelin evden çıkarken babası, erkek kardeşi ya da amcası "gayret kuşağı" denen kırmızı bir kurdeleyi gelinin beline bağlar.Gelin evden ayrılırken geride kalan bekar arkadaşları da evlenebilsin diye bir takım şeyler yapar.Örneğin, henüz bitmemiş bir çorabı sökerek evden çıkar ki, diğer kızlarda çorap söküğü gibi evlenebilsinler. :))) Gelin evden çıkarken arkasından ayna tutularak aydınlık bir hayatının olması isteği ifade edilir.Gelin ve damadın başından bozuk para, kuru yemiş, pirinç, şeker gibi şeyler atılarak bolluk-bereket getirmesi dileği ifade edilir.
Veee evlenilir, bir yastıkta kocanır. :)))

Peki ya diğer ülkeler de düğünler nasıl yapılıyor?Çin'de düğüne yansıyan inanışlar neler?Hindistan'da gelin nasıl bir elbise giyiyor?Afrika'da düğün daveti nasıl yapılıyor? Ve daha bir çok ilginç ayrıntı...



ÇİN : Düğünden önce damat evlilik yatağını hazırlar ve üzerine portakal, fıstık ve çeşitli meyveler koyar.Ailenin küçük çocukları yatağın üzerine oturtulur ve meyvelerle oynamalarına izin verilir.Yatağın üzerinde ne kadar çok çocuk olursa o kadar çok doğurganlığı sembolize eder.Neden en kalabalık ülkenin Çin olduğu da anlaşılmış oldu sanırım... :) Ayrıca gelinler düğünde kırmızı ayakkabı giyerler ve kırmızı duvak örtünürler.

HİNDİSTAN : Damat gelinin kıyafetinden sorumludur.Gelin, bildiğimiz beyaz gelinlik yerine, "sari" denen özel bir elbise giyer.Törene gelirken gelinin üzerinde günlük kıyafetleri vardır, daha sonra kocasının kendisine sunduğu kıyafeti giyer.Ama düğüne de öyle paçoz gibi gidilir bee!!!

İSRAİL : Musevilere göre düğünlerde içi cam parçalarıyla dolu bir beze basmak, Kudüs'teki kutsal tapınağın yok oluşunu sembolize ettiğinden, yerleşmiş bir gelenek halini almıştır.Törende cam kırmak da hayattaki mutluluğu ve üzüntüyü sembolize ediyor.


İSKOÇYA : Gelin, düğünden bir gece önce aile büyüklerinin ortasına oturur ve onlara ayaklarını yıkatır.Bu gelenek çiftin mutluluk yolunda yürümelerini sembolize eder.Düğünde ise gelin iki ayakkabısına da bozuk para koyar.

AFRİKA : Bazı bölgelerde damat adayı, kızı istedikten sonra kızın ailesi kabul ederse, gelin adayına para ve fıstık verir.Gelin fıstığı damatla bölüşür, çiftin birleşmesine yardımcı olan aracıya da bir parça verilir.Bu komşulara ve akrabalara düğün daveti anlamına gelir.Böylece davetiye masrafından da kurtulmuş oluyorlar demek ki... :)))

FİNLANDİYA : Gelinler düğünde el yapımı altından bir taç takarlar.Törenden sonra bekar genç kızlar gelinin etrafında toplanır.Gelin, genç kızlar arasından birini seçerek altın tacını ona verir.Seçilen kızın ondan sonra evleneceği düşünülür.




BOSNA-HERSEK : Damadın ailesi kızı istemeye geldiklerinde, iki aile evlilik üzerine tartışırlar.Eğer kızın ailesi damadı onaylarsa, ikram edilen kahveler şekerli hazırlanır; ancak kahveler sade ise damat adayı reddedilmiş demektir.

BULGARİSTAN : Erkek, sevdiği kızı ailesinden istemek için kızın evine en yakın arkadaşıyla gider.Yeşil çiçeklerden oluşan bir buket götürür.Bu çiçekler sağlık, mutluluk ve zenginliği sembolize eder.Kızın ailesi damat adayını beğenir ve onaylarlarsa, kıza dönüp 3 kez evliliğe hazır olup olmadığı sorulur.Düğünde gelin, içinde bozuk para, çiğ yumurta ve buğdayın olduğu bir tabağı başının üzerinden geriye doğru atar ve arkasına bakmaz.Tabak ne kadar küçük parçalara ayrılırsa o kadar iyi olduğuna inanırlar.Ayrıca Bulgaristan'da bir inanışa göre, henüz evlenmemiş iki gelin adayının yolda karşılaşması uğursuzluk kabul edilir.Çünkü birbirlerinin mutluluğunu çalacakları düşünülür.

PAKİSTAN : Bazı bölgelerde damat adayı, kızın aile büyükleri tarafından sınavdan geçirilir.Bu sınav, aile büyüklerinin damat adayına akla gelebilecek tüm hakaret ve küfürleri etmeleri, damat adayının ise tüm bunlara katlanabilecek kadar soğukkanlı olmasına dayanmaktadır.Sınavdan başarıya geçen genç, evlilik iznini almış olur.Bu durumda kızın aile büyüklerinden biri olmak isterdim açıkçası... :)))

İşte dünyada birbirini seven çiftlerimiz böyle değişik adetlerle dünya evine giriyor.Bende şimdiden kardeşten öte sevdiğim canım arkadaşım Mine'ye ve bitanecik sınıf arkadaşım Müge'ye, sevgi dolu, mutlu, huzurlu, saygılı, sağlıklı ve eşleriyle aşk dolu seneler geçirmelerini diliyorum... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder