Ayrılıktan olsa gerek, gecikiyor sabahlar...İçinde dinmeyen yağmurlar, gülmeler ağır geliyor, yorgun düşüyorsun.Ağlamak sızlanmak bile ağır geliyor.
O gün gelip çattığında karşında bulamıyorsun gideni...Gittiği gibi...Bakışları, yürüyüşü, sesi bile yabancı...Kanına karışıp senden bir parçayken, kopup gittiğini idrak etmek zorunda kalıyorsun.
Geri dönüşler hep zordu, aramak o kadar kolay mı sanıyordun?!
İçim hep sıkkın akşamlar çökünce üzerime...İçim hep sancılı yaşanmışlıklara dair...
Ne kadar hayatında "keşke"lere yer yoksa da, sızıyor bi yerlerden işte.Merak ediyorsan söyleyeyim; o adam sen olsaydın keşke diyorum hep, ellerimiz buruş buruş belki biraz çökmüş, işitmekte sıkıntı çeksekte sadece kalp atışlarını duyabildiğim, soframdaki ekmek kadar muhtaç olduğum, yıllar sonra bile bana aynı şekilde bakan gözlerinin tek muhattabı, ilk öptüğün andaki heyecanını hiç kaybetmediğim "sen" olsaydın diyorum işte...
Sen değilsin ama...Bendeki sen, senin yaşadığın sen değil-miş.Kendimi değil, dibe vuran sevgimi seyrediyorum şimdilik.
Bu da geçer.Sadece o adam sen olsaydın diyorum işte...O kadar.
bu yazını cok begendım bıtanem ama herseye alısılıyor bu günlerde kendime söylediğim Can Yücel'den bir söz:Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. ‘O olmazsa yaşayamam’ demeyeceksin, Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü.
YanıtlaSil